10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ve madalyonun öteki yüzü

Yarın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Her zamanki gibi sosyal medyada alkışlar, mesajlar, kutlamalar havada uçuşuyor. "Gazetecilik kutsaldır", "Gerçeğin peşinde koşan kahramanlarımız!" diye paylaşımlar yapan övgü makinesi hesaplar birbiriyle yarışıyor. Ama gelin, perdeyi biraz aralayalım ve madalyonun öteki yüzünü bir inceleyelim.

Biz gazetecilerin, basın mensuplarının ne kadar "mutlu" olduğunu düşünüyor musunuz? Sabah 6'da ajanslardan gelen ‘son dakika’ haberleri yetmezmiş gibi, bir de patronun WhatsApp grubuna attığı "Bunu öncelikli yap!" mesajlarının tatlı telaşıyla günlerimiz başlıyor. Nöbetçi eczanelerden trafik kazalarına, seçim meydanlarından çiftçinin tarlasına kadar koşuşturan bizlerin ayak izleri memleketin her köşesine yayılmış durumda.

Tabii, maaş konusunu hiç sormayın. Hani o övgü dolu mesajları atanlar, bir de gazetecilere ödenen maaşı da konuşsa keşke. Ay sonunu zor getiren, ek mesai nedir bilmeyen çalışma düzeniyle "ne yapsınlar, seviyorlar işte" diyen o meşhur vicdanlara selam olsun! Hemen hemen her sektörde vicdanlı (!) patronlar maaşa 3-5 ilave yaparken, basın mensupları asgari ücret sınırında yaşamaya çalışmaya devam ediyor. Sırası gelmişken Çalışma Bakanlığı’na önerim siz şu asgari ücretin ismini değiştirin de Basın Mensubu Ücreti yapın. Malum bu kadar zor olduğu halde asgari ücrete sabitlenen tek mesleğiz!

Bir de şu "basın özgürlüğü" meselesine değinmeden olmaz. Gazetecilikte yaratıcılığın doruğu: her şey söylenebilir ama "usturuplu". Mesela "istifa etti" yazılmaz, "görevden affını istedi" denir. "Skandal" yerine "yanlış anlaşıldı" ifadesi kullanılır. Her şey yumuşatılır, pamuklara sarılır. Gerçekler mi? Onlar bir köşe başında beklemeye devam eder.

Ama bir yandan, "Bu kadar dertleniyorsunuz da neden bu mesleği seçiyorsunuz?" diye soracak olursanız, işte o zaman hikâye değişir. Kalbinizle konuşmak, dünyanın gerçeklerini ortaya çıkarmak, birilerinin sesi olmak için yola çıkmışsınızdır. Gözyaşlarına, sevinçlere şahitlik eder, tarihe not düşersiniz. Belki de gazetecilik, işini her şarta rağmen sevenlerin "deli"ce yaptığı bir meslektir.

Öyleyse sevgili meslektaşlarım, bugün bir nebze olsun kendinizi şımartın. Sırtınıza dokunan o "Aferin size!" mesajlarına gülümseyin. Ama unutmayın: yarın yine haber kovalamaya devam edeceksiniz. Hani derler ya, "Hiçbir şey kolay değil, ama iyi ki varsınız!" diye. Evet, İYİ Kİ VARIZ!