bursagorus.com.tr
2022-03-29 08:54:01

Balkan Ülkeleri Tiyatro Festivali

Uğur Ozan Özen

29 Mart 2022, 08:54

Balkan Ülkeleri Tiyatro Festivali başladı. Bir, iki, üç derken bu sene dokuzuncu kere yapıldı. 10 Mart’ta festivalin açılış programı vardı. Mücahit Koca ile ilgili konferansa gittiğim için katılamadım. Takım elbiseli sıkıcı insanların konuşmalarından kurtuldum böylece.

Festivalde ilk olarak Özbekistan’dan Berdokh Karakalpak Devley Akademik Müzikal Tiyatrosu’nun sahneleyeceği Cemile oyunu sahnelenecekti. İptal edilip yerine 10-11 Mart’ta İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun sahnelediği Bir Nefes Dede Korkut oyunu konuldu. Bu oyun bir iki ay önce Bursa’ya gelmişti. Bursa Devlet Tiyatrosu’nda bir oyunu kortona nedeniyle iptal edilince yerine sahnelenmişti. Seyreden arkadaşlarım oyun hakkında kötü şeyler söylemişti. Açıkça yazayım. Oyun kötü değil. Beğenmeyenler ön yargıyla yaklaşmış.

Derleyen ve yöneten Gökçe Kurt Elitez. Birkaç sene Bursa Devlet Tiyatrosu’nda çalışmıştı. Uludağ Üniversitesi Sahne Sanatları Bölümü mezunu. Dede Korkut hikâyelerinden yola çıkarak seyirciye “canla başla” hikâye anlatmaya çalışıyor. Diğer üç oyuncu yardımcı rollerde. Müzikleri yapıyorlar.

Gökçe Kurt Elitez kırmızı yün ipi kullanarak oyun alanı yaratıyor, hikâyeleri bu oyun alanının içinde veya dışında anlatıyor. Diğer oyuncularda yardımcı oluyor. 7-8 sopa (veya asa), anlatımı güçlendiren bir başka öğe.

Ana problem şu. Gökçe Kurt Elitez tecrübeli biri değil. Hikâyeleri oyunlaştırmış. İyi güzel. Yönetmen başkası olmalıydı. Kendisi de yönetmen yardımcısı. En az 5-6 oyuncunun da işin içine katılarak yine bir saat ve daha hareketli oyun sahnelenebilirdi. Oyun yavaş adımlarla başlıyor, finali de aynı şekilde oluyor. Buna gerek yoktu. Tek kişinin (Gökçe Kurt Elitez) oyun boyunca anlatması yanlıştı. Diğer oyuncular da olmalıydı.

Gökçe Kurt Elitez’i anlıyorum. Hayalleri var. Kendi yazmak, yönetmen ve oynamak istiyor. Bunun için önce tecrübe gerekiyor.

12 Mart. Arnavutluk’tan gelen Aleksander Moisiu Tiyatrosu’nun sahnelediği Düğün oyunu pek kayda değer değildi. Çehov’un yazdığı komediyi daha önce seyretmemiştim. Kadın erkek ilişkilerini anlatan klâsik bir oyun. Teksti okumak, seyretmekten daha güzel olabilir.

14 Mart. Sırbistan’dan gelen Preşeva Abdulla Krashnica Tiyatrosu’nun sahnelediği Ölüm ve Kız oyunu dikkat çekici bir konusu vardı. Ariel Dorfman’ın yazdığı diktatörlük döneminden sonra yaşanan acıları anlatıyor. İşkence gören, tecavüze uğraşan kadın, kendisine bu acıyı yaşatan doktorla ile yüzleşiyor. Daha önce seyretmemiştim. Güzel bir oyundu. Buna benzer hikâyeleri sinema filmi olarak da seyretmiştim. Aklıma Ankara’dayken seyrettiğim bir film geldi. Anne ile kızının hikâyesi geldi. Saray Bosna savaşında Sırp askerinin tecavüz ettiği kadın, çocuğunu doğuruyor. 15 yıl sonra çocuk babasının kim olduğunu öğreniyordu.

15 Mart. Kuzey Makedonya’dan üç tiyatronun ortak yapımı olan (Peripetija Yapım/Kuzey Makedonya Ulusal Tiyatrosu/Sarajevo Savaş Tiyatrosu SARTR) Dünyanın Sonu Olmaz adlı oyun sarsıcıydı. Yugoslavya yıkıldıktan sonra geride kalan baba, iki kız kardeş ve annenin yaşadıkları anlatılıyor. Anneyi görmüyoruz. Evden ayrılmış, fahişe olmuş (baba böyle diyor, doğru olmayabilir) ve ölmüş. Baba hasta ve hafızası yerinde değil. Bozuk daktiloda bir şeyler yazıyor. Abla, üniversite okurken biriyle tanışıyor, evlilik dışı ilişki sonucu hamile kalıyor. Gördüğü şiddete dayanamayıp oğlunun babasını öldürüyor. Hapse giriyor. Kız kardeşi hem ev ile hem babasıyla ilgileniyor. İş bulmaya çalışıyor. Bin türlü sıkıntıyla uğraşıyor. Her çabası başarısız. Oyunun sonuna doğru abla hapisten çıkıp eve dönüyor. İki kız kardeş kavga ediyor. Bütün hesaplar görüldükten sonra yeniden aile oluyorlar. Bütün bunlar bir saatte anlatıldı. Yazar Adnan Lugonic çok iyi bir hikâye yazmış. Üç oyuncu da başarılıydı. Adları Darja Rizova, Sasa Handzic ve Dzana Dzanic. Yönetmen de Nina Nikolikj. Dekor tasarımı Ivana Karanvilovska Ugurovska. Kostüm Tasarımı Angel Petrovski. Müzik Gjorgi Jolevski. Seyrettiğim dört oyunun en iyisiydi.

16 Mart. Bosna Hersek’ten gelen HNK Mostar Tiyatrosu’nun sahnelediği Sabahtan Beri Durmadım oyunu için ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Festival kitapçılığın kalıplaşmış cinsiyet rollerini mizahi dille anlatıldığı gibi ifadeler var. Oyundan hiçbir şey anlamadım. Tekst, yönetmenlik, oyunculuk evlere şenlikti. Hadi tiyatro festivale başvurma gafletinde bulundu. Devlet Tiyatroları kamera kaydını seyrettikten sonra oyunu neden kabul etti. Biletleri 60 liraya satıyorsanız seyirciye böyle bir oyun sunamazsınız. Oyunun 15. Dakikasında seyirci salonu terk etmeye başladı. 30. Dakikadan sonra yanımdakiler, ön sırada oturanlar gitti. Arkalarda salonu terk edenlerin yürüme sesleri geliyordu. O kadar kötü bir oyun.

19 Mart. Kosova’dan gelen Artpolis - Sanat ve Topluluk Merkezi’nin sahnelediği Totem & Tabu festivalin dikkat çeken oyunlarından. Dans tiyatrosu demek yanlış olmaz sanırım. Erkeğin kadına, erkeğin ailesine, Rusya’nın Ukrayna’ya ve daha birçok şiddet olayını, kadın-erkek ilişkisini dansı ön plana olarak anlattılar. Müzik çok güzeldi.

21 Mart. Bulgaristan ve Kuzey Makedonya ortak yapımı Spam Stüdyosu ve Golden Elec Tiyatrosu Şapka, Çikolata ve Başka Şeyler oyunu skeçler biçiminde gündelik hayatı, devleti, toplumun yaşadığı gelgitleri anlatıyor. Oyunun bazı bölümlerinde çeviri aksadı. Yine de hareketlerden ve ses tonlarında ne demek istedikleri anlaşılıyordu. Bu oyunda da müzik etkileyiciydi.

22 Mart. Hırvatistan’dan gelen Triko Circus Tiyatrosu’nun sahnelediği Dulcınea’yı Unutun festivalin en iyi ikinci oyunuydu. Küçük bir tiyatroda Romeo ve Juliet’in provasını yapan üç kişinin hikâyesi olarak başlıyor. Sonra Romeo yani pizzacı ekleniyor. Bir türlü başarılı olamayan, bir şeylerin eksik olduğu provalar provalar…

23 Mart’ta Romanya’dan gelen Queen Marie Tiyatrosu’nun sahnelediği Tartuffe çok başka bir oyundu. Yönetmen Vlad Trifaş oyunu günümüze getirmiş. Rock müzik eklemiş. Müzikte Vlad Trifaş’ın imzası var. Rejinin hareketli olması da çok iyi olmuş. Dekor ve Kostüm Tasarımı Oana Cernea’ya ait. Masayı ortası bir sürü delik olan zincirlerle asılı bir şekle bürümüş. Sağ tarafta elma ağacı, sol tarafta kiliseye yardım kutusu vardı. Kostümler için post modern dersem yanlış olmaz sanırım.

Küçük rollerde olanlar dahi çok başarılıydı. Oyuncular: Corina Cernea, Richard Balint, Angela Tanko, Ciprian Ciuci, Mihaela Gherdan, Alin Stanciu, Pavel Sîrghi, Razvan Viscoveanu, Lucia Rogoz, Sebastian Lupu, Andrian Locovei.

Velhasılı kelâm festival güzel bir oyunla bitti.

Festivalde oyunları büyük ilgi olmadı. İlk sebep bilet fiyatları (60-42 lira) ve bazı oyunların kötü olmasıydı. Bu sene kötü oyun seyreden bir seyirci gelecek sene bilet alırken zorlanıyor. Bundan dolayı Devlet Tiyatroları oyun seçimlerini doğru yapmalı.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.