Haber: N. Nuri Yavuz
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) çatısı altında kentin gıda sektörüne yönelik iki farklı Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi (UR-GE) projesi bulunuyor. Salgın etkisinde geçen 2 yılın ardından gıda sektörü UR-GE’leri, bu hafta beşinci alım heyeti organizasyonu ile sahalara dönüyor. ‘Bursa Food Point’ adıyla 31 Mayıs-1 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilecek organizasyonla 60 ülkeden 200 iş insanı Bursa’ya gelecek. Bu buluşmayla gıda sektörü firmalarının ihracatlarının yanı sıra kent tanıtımına da katkı sağlanacak. Ticaret Bakanlığı desteğiyle BTSO’nun KFA iştiraki tarafından Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde (AKKM) düzenlenecek organizasyonu ve sektörün genel durumunu BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Aytuğ Onur ile konuştuk.
UR-GE olarak bilinen ve ‘Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi’ şeklinde açılımı yapılan proje sayısıyla ülke genelinde BTSO’nun öne çıktığı görülüyor. Bursa’da farklı sektörlerde çok sayıda UR-GE var. Gıda UR-GE’sinde durum nedir?Ticaret Bakanlığı, Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi (UR-GE) Projesi teşvikleriyle firmalara ihracatçı kimlik kazandırmayı amaçlıyor. Bu çerçevede biz de öncelikle Gıda UR-GE programımızı başlattık. Zaman içerisinde program çok başarılı oldu. Şuan biri dondurulmuş gıda ve diğeri de işlenmiş gıda olmak üzere iki ayrı UR-GE grubumuz var. Birincisi başarılı olduğu için Bakanlık ikincisine onay verdi. İkisi için de ayrı ayrı destekler alınıyor. Bu destekler ihracat rakamlarına da yansıdı.
UR-GE kapsamında neler yapılıyor?UR-GE çalışmalarıyla sadece ihracat değil firmaların diğer alanlarda gelişimleri sağlamak için yetenek matrisi de değerlendiriliyor. Güçlü ve zayıf yanları tespit ediliyor. Ve profesyonel danışmanlıkla firmaların zayıf yönlerini güçlendirmek için eğitimler yapılıyor. UR-GE kapsamında olan firmalarımız ciddi bir gelişim gösterdi.
Firmaların ihracatı nasıl artırıyor?Sektörün rekabetçiliğini artırmak amacıyla ‘Bursa Food Point’ alım heyeti organizasyonu, düzenliyoruz. Ve salgın nedeniyle verilen 2 yıllık aranın ardından bu yıl beşincisini gerçekleştiriyoruz. Bu alım heyeti organizasyonunu, iki UR-GE grubumuz aynı anda düzenliyor. Bursa’da sektörün büyük aktörleri ve ihracatçı kimliği olan toplam 74 firma, organizasyon içinde yer alıyor. Tamamı Bursa firmalarından oluşuyor.
Kaç ülkeden alıcı geliyor ve kimlerden oluşuyor?Dünyanın dört bir tarafından 60 ülkeden ilgili sektörden 200 iş insanı alım heyeti organizasyonumuzla Bursa’ya gelecek.
Hangi pazarlarda daha etkiniz?Avrupa pazarı da var. Bunun yanında Orta Doğu pazarında da etkiniz. Ki bu alım heyeti organizasyonumuz içerisinde de hem Avrupalı hem de Körfez ülkelerinden iş insanları yer alıyor. Geçmişte yaptığımız organizasyonlarla da Körfez ülkeleriyle iyi ticari ilişkiler başlatmıştık.
Bu organizasyonun büyüme ve bir fuara dönüşme imkânı var mı?İlerde amacımız Bursa’mızdaki diğer firmaları da katıp bu organizasyonu, uluslararası bir fuara dönüştürebilmektir. Şuanda bir alım heyeti organizasyonu olarak düzenliyoruz.
Bu hedef gerçekleştirilebilir mi? Öncesinde benzer bir örneği var mı?BTSO bünyesinde sürdürülen Bebe hazır giyim ve konfeksiyon sektörü UR-GE’miz JUNİOSHOW ile bunu başardı. Aynısını gıda sektöründe de başarabiliriz. Odamızın çalışmalarıyla Bursa’yı bölgesel anlamda önemli bir fuar merkezi haline getirebilmeyi hedefliyoruz.
BTSO’nun Küresel Fuar Acentesi (KFA) iştiraki geçen haftalarda İstanbul’da HOMETEX fuarını organize etti. KFA, bu gücünü Bursa’da da gösterebilir mi?KFA, HOMETEX ile rüştünü ispatladı. İstanbul’da uluslararası ölçekte böylesine büyük bir organizasyonu aksamadan yapması KFA’nın bu işte neler başarabileceğini ortaya koyuyor.
Peki, bu organizasyonların Bursa’nın tanıtımına da hizmet ettiği söylenebilir mi?Bursa, gıda sektöründe çok önemli bir kapasiteye ve potansiyele sahiptir. Ancak Bursa’nın bu sektördeki rolünü ve gücünü gerektiği kadar duyuramamıştık. Şimdi yaptığımız bu programlar sayesinde hem Bursalı firmalarımızı hem Bursa’mızın doğal zenginliklerini yurt dışına tanıtma imkânı da sağlamış oluyoruz. Alım heyetini 3 gün Bursa’da misafir edeceğiz. Bu turizm açısından da bir hareketlilik getirecek.
Dondurulmuş gıda alanında Bursa’nın yeri nedir?Dondurulmuş gıda sektöründe Bursa çok güçlüdür. Türkiye’de dondurulmuş gıda üretiminin yüzde 60’ını Bursa tek başına yapıyor. Bu çok önemli bir rakamdır. Ve sektörde çok değerli üreticilerimiz var. Yapılan tarımsal üretimin israf edilmeden tüketilebilmesini sağlamak adına da dondurulmuş gıda sanayinin çok kıymetli bir misyonu bulunuyor.
İşlenmiş gıda da Bursa’ya dair neler söylersiniz?Şişlenmiş gıda da daha gidecek yolumuz var. Firmalarımızın hepsini adım adım ihracatçı kimliğini kazandırmaya çalışıyoruz. Bursa’nın ‘ihracatçı kent’ kimliğine gıda sektörü oyuncularının daha fazla katkı sağlaması için çabalıyoruz.
Bursa’da sektöre yeni oyuncu girişi oluyor mu?Bursa, çok bereketli ve aynı zamanda bir gıda kentidir. Sürekli yeni oyuncular sektöre dâhil oluyor. Şöyle bir örnek vereyim; 2013’te İbrahim Burkay başkanlığında göreve geldiğimiz zaman BTSO’nun 22 bin üyesi vardı. Bugün BTSO, 52 bin üyeye ulaştı. Tabi bu rakam içinde tüm sektörler yer alıyor ama gıdanın da büyük bir payı var.
Salgın ve savaş etkisiyle gıdada Türkiye’ye bir talep kayması yaşandı mı?Küresel ölçekte firmalar, tedarikini çeşitlendirmeye çalışıyor. Bizim direk Rusya ve Ukrayna’da üretilen ürünlere muadil ürünlerimiz olmasa da salgından sonra bizim böylesine etkin bir organizasyon yapmamız uluslararası iş insanları çekme anlamında etkili oldu. Bursa’nın gıda ürünü ihracatında çeşitlilik var. Bursa’nın süt ürünlerinden dondurulmuş gıdaya çok geniş bir ürün gamı var. Bu anlamda çok etkin ve hızlı bir ilerleme içerisindeyiz.
Salgın, enflasyon, savaş derken tarımsal üretim konusunda bir farkındalık oluştuğunu düşünüyor musunuz?Salgın ve aynı zamanda şuan süren Ukrayna-Rusya savaşı, farkındalığı artırdı. Tabi ki tarımsal ürünlerde oluşan enflasyon da bu konunun ne kadar stratejik olduğunu gösterdi. Bundan sonrası için daha fazla üreten ve üretken bir toplum olma çabasında olmamız gerektiği, oluşan olumsuz koşulların da etkisiyle daha iyi anlaşıldı. Sanayiciler ve iş insanları, artık tarıma farklı bir gözle bakıyor ve önemi kavrandı. Önümüzdeki dönem için çok ümitliyiz. Bu farkındalıkla gerekli üretim gücüne erişebilmemiz adına önümüzdeki dönemde tarıma sağlanan ve ihtiyaç duyduğu desteklerin daha da artacağını düşünüyorum.
Türkiye’yi tarımsal üretim açısından başarılı buluyor musunuz?Esasında tarımsal üretim açısından ülkemiz başarılıdır. Ülkemiz, dünya genelinde tarımsal toprak büyüklüğü sıralamasında 34’üncü, tarımsal üretim ve satış anlamında ise 10’uncudur. Bu verimliliği ve bir başarıyı gösteriyor. Tabi ki gidecek daha çok yolumuz var ve çok daha iyisini de yapabilecek güçteyiz. Bunun başarabilmesi için diğer sektörlerdeki dönüşümü bizim, tarıma da yansıtmamız gerekiyor.
Dönüşümden kastınız nedir?Modern tarımın yaygınlaşması gerekiyor. Birçok firmamız bunun için çalışıyor ve bir gelişim gösteriyor.
Bursa’da bir tarım veya gıda OSB’ye ihtiyaç var mı?Bir gıda OSB talebi henüz oluşmuş değil fakat odamızın KOBİ OSB projesi var. Burada da gıda sektörünün ihtiyaçlarına uygun alanlar inşallah oluşturulacak.
İçerde enflasyon yaşanıyor. Bunda gıda fiyatlarındaki artışın payı da yadsınamaz düzeydedir. Durum böyle iken gıda ihracatı, içerde enflasyonu olumsuz etkilemez mi? Bu sorunun çözümü için ne yapılmalı?Ülkemizde planlama konusunda daha etkin mekanizmaların kurulması gerekiyor. Elbette iç piyasa için yeteri kadar ürün kalmadığında ihracata yönelik kotalar ve kısıtlamalar getiriliyor. Fakat iç pazarda dengenin korunması için bunun daha önce belirlenmesi gerekiyor. Bütün verilerin etkin paylaşımı ve değerlendirilmesiyle birlikte iç piyasaya dönük öngörüde bulunabilecek bir mekanizma oluşturulabilir.
Nasıl bir mekanizma?Devlet Planlama Teşkilatı gibi tarımın içerisinde bir planlama mekanizması kurulur ve etkin çalıştırılabilirse belirli ürünlerde iç piyasa için belirlenen stok seviyenin altına düşmeden denge sağlanabilir. Mesela bazı ürünlerde büyük ihracatlar yapılıyor fakat sonrasında ülke içinde sıkıntılar yaşanıyor. Bir başka deyişle bunu önlemek için erken uyarı mekanizmanın geliştirilmesi gerekiyor. Hem halkımızın ihtiyaçlarının karşılanması hem de fiyat dengesi açısından bu önemlidir. İhracat mutlaka yapmalıyız. Çünkü ülkemizin dövize ihtiyacı var.
Sizin enflasyona yönelik düşünceleriniz nelerdir?Enflasyon hepimizin, üretici ve tüketicilerin en büyük sorunudur. Aslında dünyada bir enflasyon var. Maalesef tedarikin kısıtlandığı bir dönem yaşanıyor. Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle yaşananlar buna örnektir. Bu erişim sorunu fiyatlarda dolar bazında artışlara neden oluyor. Türkiye’de yaşadığımız sıkıntı, ürünlerin dolar bazındaki artışının yanında döviz kurundaki istikrarsızlıktır. İkisi üst üste geldiği için bizde daha büyük dalgalanmalara sebep oluyor. Uluslararası piyasalardaki dengesizlik için yapabileceğimiz, içerde üretimi artırmak olmalıdır. Öte yandan dolarda daha stabil bir ortamı yakalayabilirsek hem üretici hem de tüketici için olumlu sonuçlar doğuracaktır.
Gıda sektörünün sivil bir yapılanmaya ihtiyacı var mı?Münferit olarak yapılıyor. Dondurulmuş gıda sektöründe böyle bir yapılanmaya gidildi. Elbette sektör örgütlerinin varlığı, ihtiyaçların ve sorunların daha iyi ifade edilebilmesi anlamında önemlidir. BTSO olarak biz de bir paydaş olarak derneklerle çalışmanın önemine inanıyoruz. BTSO’nun içinde de konsey yapılarımız var. Onlardan biri de gıda konseyidir. Buradaki arkadaşlarımız da sektörün tüm paydaşlarını bir araya getirip ortak akılla strateji üretilmesi için üstüne düşen vazifeyi yerine getiriyor.
Sektör insan kaynağı sorunu yaşıyor mu?Tarımsal üretim ve besicilikte öyle bir ihtiyaç görünüyor. Öte yandan teknik ve yetişmiş insan kaynağımız ise mevcuttur.
Son olarak Bursa gıdada kendi kendine yetebilir seviyede midir?Bursa gıda anlamında kendine yetebilir düzeydedir. Gıda ihracatında ithalata oranla artı değer sağlıyoruz. Bazı dönemlerde tarımsal üretimde rekolte kaynaklı düşüşler olabilir. Ama onlar da daha iyi bir planlamayla çözülebilir. Tabi ki bazı alanlarda yurt dışından da girdi getirmek zorunda kalıyoruz.