Medeni Kanun’un 187. maddesi, evlenen kadının mutlaka kocasının soyadını alması konusunda emredici bir hüküm olarak biliniyor. Bu maddeye göre kadın, isterse çift soyadı kullanabiliyor, ancak yine de kocasının soyadını almak zorundaydı. Hukuk çevreleri ve özellikle kadın hakları savunucuları tarafından bu hükmün, kadın erkek eşitliğine aykırı olduğu yıllardır dile getirilen bir konuydu. Bu kanun maddesi, 22.02.2023 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edildi. Bu karar 28.04.2023 tarihli Resmî Gazetede ilan edildi. Ancak kadınlar bu haklarından henüz yararlanamıyorlar.
“Kadının soyadı, kişilik hakkının bir parçasıdır”
Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından düzenlenen Cumhuriyetimizin 100. Yılında Medeni Haklar Sempozyumunda konu ele alındı. Prof. Dr. Şükran Şıpka, yaptığı değerlendirmede, özellikle çalışan kadınlar için soyadı meselesinin çok önemli olduğuna dikkat çekti. “Evli kadının soyadı hakkı, fantezi bir hak gibi görünüyor ama gerçekten önemli. Kimliğimiz, kişiliğimiz her şey bir anlamda ona göre değişiyor bir evlilik yapıldığı zaman. Erkek için böyle bir zorunluluk yokken, kadının evlenince kocasının soyadını alma zorunluluğu ve soyadının değişmesi, eşitlik ilkesine aykırıdır. Anayasamızın temel eşitlik ilkesi olan 10. Maddesine ve evlilik içinde eşlerin eşitliğine ilişkin 41. Maddesine aykırıdır.” şeklinde görüşlerini dile getirdi.
“Kadın, kendi soyadı ile evliliğe devam edebilmeli”Kadınların kendi soyadları değişmeden evliliğe devam etme hakkını savunan Şıpka, “Bu hak, kadının kimliği ve kişiliğinin bir parçasıdır. Daha önceki yıllarda da AHİM ve Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru sonucunda, birçok kararda kadının kişilik hakkı ihlali ve eşitlik ilkesine aykırılık olduğu kabul edilmiştir. Buna rağmen kadınlar sadece kendi soyadlarını taşımak için, Medeni Kanun’da yer alan 187. madde nedeniyle, bireysel dava açmak zorunda bırakılıyordu. Nüfus kayıtlarının düzeninin sağlanmasına yönelik kamu yararı ilkesi de artık haklı bir gerekçe değildir. Zira her kişinin T.C numarası ve bilişim teknolojisi sayesinde bu kayıtlar arasındaki irtibat sağlanmaktadır. Ayrıca evlenen kadının nüfus kaydının kocasının kaydına taşınması da artık kabul edilmemelidir.” ifadelerini kullandı.
Şıpka, ayrıca 5 ay sonra 187. maddenin uygulamadan kalktığında ne olacağının da henüz belirsiz olduğuna dikkat çekti. “Yasa koyucunun, yani Millet Meclisi’nin bunun yerine bir yasa koyması gerekiyor. Eşitliğe inanan bir tavır ile düzenleneceğini varsayarsak, bu konuda Avrupa’daki kurallarla uyumlu bir düzenleme beklenebilir.” açıklamalarını yaptı.
Avrupa’daki modeller nasıl?
Şıpka, Türkiye’nin Medeni Kanunu’nu İsviçre’den aldığı için onların hukuk dünyasına tabii olduğuna işaret etti. Avrupa’daki uyguma örneklerini dile getirerek, yeni madde düzenlemesinde ilişkin önerilerde bulundu. Şöyle ki, “Avrupa’da evlenen kadının soyadı değişmez. Avrupa bu konuda ailelere birkaç seçim hakkı vermiş. Kadın soyadını değiştirmek istiyorsa kocasıyla anlaşarak ya kocasının soyadını alır ya da ikisinin soyadlarının birleşimini kullanabilirler. Anlaşarak ikisi de kendi aile isimlerini kullanabilir. Hatta bazı durumlarda erkek de kadının soyadını alabilir. Nikah öncesinde hiçbir bildirimde bulunulmadıysa kadın kendi soyadı ile devam ediyor. Kimlikleri de değişmiyor, sadece nüfus kayıtlarında evli oldukları bilgisi resmi olarak giriliyor.” açıklamasını yaptı. Türkiye de olası uygulamaya başlandığında, büyük ihtimalle geriye dönük de uygulanabileceğini vurgulayarak, Bunun içinde de kadınların bir başvuruda bulunması gerektiğini belirtti.