Küresel sıcaklık artışının 2 derecenin altında tutulması hedefiyle 2015 yılı Aralık ayında kabul edilen Paris İklim Anlaşması için Türkiye’den beklenen adım geç de olsa atıldı.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul Salonu'nda BM'nin 76'ncı Genel Kurulu görüşmelerinde katılımcılara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında iklim değişikliği konusuna önemli ölçüde yer verdi.
MECLİS’E SUNULACAK
‘Paris İklim Anlaşması'nı önümüzdeki ay Meclis’imizin onayına sunmayı planlıyoruz’ duyurusunda bulunan Erdoğan, ses getiren açıklamalarında şu ifadelere yer verdi:
“İklim değişikliği, hava kirliliği, su ve gıda güvenliği, biyoçeşitliliğin kaybı gibi başlıklar altında toplayabileceğimiz sorunlar, insanlığın geleceğini belirsizliğe atacak boyuta ulaşmıştır. Bu başlıklardan iklim değişikliği, çevre sorunu olmanın ötesinde telafisi imkânsız sonuçlara yol açması bakımından, üzerinde özellikle durulması gereken bir konudur. Sanayi öncesi döneme kıyasla yüzde 50 artış gösteren karbondioksit, metan, azot oksit gibi sera gazları, dünyamızın adeta ateşini yükseltiyor. Nitekim bir süredir dünyanın her tarafında, sanayi öncesi döneme göre 1,1 santigrat derece artış gösteren sıcaklığın yol açtığı afetler yaşanıyor. Asya ve Avrupa'da seller, Amerika'da kasırgalar, Afrika'da kuraklık, Akdeniz çanağında yangınlar, Grönland'ın zirvesine yağmur, çöllere kar yağması gibi alışık olmadığımız hadiselerle karşılaşıyoruz. Bu afetler, çevreye ve ekosisteme verdiği zararlar yanında, insanların can ve mal güvenliğini de tehdit ediyor.”
İKLİM GÖÇÜ TEHDİDİ
İklim göçüne vurgu yapan Erdoğan, “Dünya henüz Suriye ve Afganistan gibi çatışma kaynaklı kriz bölgelerinin yol açtığı mülteci meselesine çözüm bulamadı. Böyle bir dönemde, kuraklık, gıda sıkıntısı, hava olayları gibi sebeplere dayalı yüzlerce milyonluk göçlerle nasıl baş edileceği meçhuldür. İklim değişikliğinin en büyük etkisi büyük şehirlerin merkezinde yaşayan nüfuslar üzerinde görülecektir. Mesela içinde bulunduğumuz New York şehri, sadece iki hafta arayla maruz kaldığı dev kasırgaların yol açtığı ve her biri ancak 500 yılda bir görülebilen yağışlar yüzünden zor günler geçirmiştir. Avrupa'nın batısını etkileyen yağışların sebep olduğu yıkımlar, hala onarılamamıştır” dedi.
ALTYAPILAR YETERSİZ
“Dünyadaki altyapının önemli bir bölümü son iki asrın ürünüdür” ifadelerini kullanan Erdoğan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “İklim değişikliğinin yol açtığı değişimleri bu altyapıyla karşılayabilmek mümkün değildir. Küresel sıcaklık artışının devam etmesi, dolayısıyla daha yoğun yağışların gelecek olması hepimizi yeni arayışlara yöneltmelidir. Mesela, şehir planlamalarının artık iklim değişiklinin yol açtığı sonuçlar göz önünde bulundurularak yapılması zorunlu hale gelmiştir. En önemli karbon yutak alanları arasında yer alan ormanların, bir yandan arazi kullanımıyla, diğer yandan yangınlarla yok olmaya yüz tutması, dünyamızı bekleyen bir diğer tehlikedir.”
DENİZ SEVİYELERİNİN YÜKSELMESİ
Deniz seviyelerinin son bir asırda 20 santimetre yükseldiğini hatırlatan Erdoğan, bu rakamın, ‘dünyanın son 3 bin yılındaki en hızlı artışı’ olduğunu belirterek “Şayet etkin önlemler alınmaz ve sera gazı emisyonları artmayı sürdürürse, yüzyılımızın sonunda deniz seviyelerinin 1 metreden fazla yükselmesi bekleniyor. Böyle bir yükseliş, kıyı şehirlerinin ve ada devletlerinin önemli bölümünün haritalardan silinmesi demektir. Tabii bu durum beraberinde yeni ve devasa kitlelerden oluşan göç dalgalarını da getirecektir. Dikkatinizi çekmek istiyorum, saydığım tüm bu sorunlar sadece sıcaklıktaki 1,1 santigratlık artışla ortaya çıkmıştır. Bu artış 1,5 santigrata, 2 santigrata ve daha fazlasına yükseldiğinde nelerle karşılaşabileceğimizin takdirini sizlere bırakıyorum” şeklinde konuştu.
VAHŞİCE SÖMÜRENLER
Dünya devletlerinin iklim değişikliğiyle mücadele için 2015'te bir araya gelerek, Paris İklim Anlaşmasında mutabık kaldığını hatırlatan Erdoğan, “Anlaşmada, yüzyılın ortasına kadar küresel sıcaklık artışının 1,5 derece ile sınırlı tutulması hedefleniyor. Ancak gidişat, tedbir alınmadığı takdirde, bunun çok da mümkün olmadığına işaret ediyor. Bunun için öncelikle ve en çok da iklim değişikliğine yol açan sorunların ortaya çıkmasında tarihi sorumluluğu olan ülkelerin elini taşın altına koyması şarttır. Koronavirüs salgınının önüne, geliştirilen aşılarla geçmek belki mümkün olabilecek. Ama iklim değişikliği konusunda böyle bir laboratuvar çözümü bulunabilmesi söz konusu değildir. İşte bunun için her fırsatta dile getirdiğimiz 'Dünya 5'ten büyüktür' tespitini, iklim değişikliği hususunda da tekrarlıyoruz. Tabiata, havamıza, suyumuza, toprağımıza, yeryüzüne kim en çok zararı verdiyse, doğal kaynakları kim vahşice sömürdüyse, iklim değişikliğiyle mücadeleye en büyük katkıyı da onlar yapmalıdır. Geçmişten farklı olarak bu defa kimsenin, 'Ben güçlüyüm, fatura ödemem' deme hakkı yoktur. Çünkü iklim değişikliği, insanoğluna oldukça adil davranıyor. Avrupalı-Asyalı, Amerikalı-Afrikalı, zengin-fakir farkı dinlemeden herkese aynı muameleyi yapıyor” dedi.
2023’ÜN ANA UNSURU
İnsanoğlunun tarih boyunca sürdürdüğü gelişme ve kalkınma arayışında dünyanın kaynaklarını hoyratça kullandığını belirten Erdoğan, “Paris İklim Anlaşmasına ilk imza atan ülkelerden biriyiz. Ancak, yükümlülüklerle ilgili adaletsizlikler sebebiyle henüz bu anlaşmayı yürürlüğe koymamıştık. Son dönemde bu çerçevede kaydedilen mesafenin ardından aldığımız kararı, buradan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulundan tüm dünyaya duyurmak istiyorum. Paris İklim Anlaşması'nı, atılacak yapıcı adımlara uygun şekilde ve ulusal katkı beyanımız çerçevesinde, önümüzdeki ay Meclisimizin onayına sunmayı planlıyoruz. Glasgow'da yapılacak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansından önce, 'karbon nötr' hedefli anlaşmanın onay aşamasını tamamlamayı düşünüyoruz. Yatırım, üretim, istihdam politikalarımızda köklü değişikliğe yol açacak bu süreci, 2053 vizyonumuzun ana unsurlarından biri olarak kabul ediyoruz” ifadelerini kullandı.
SIFIR ATIK PROJESİ
Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’na uyum için gereken eylem planının hazırlanıp, geçen aylarda devreye alındığını hatırlatan Erdoğan, Eşi Emine Erdoğan öncülüğünde yürütülen "sıfır atık" projesiyle, geri kazanım oranını 3 yılda 9 puan artırdıklarını söyledi.
Sanayiyi temiz üretim faaliyetlerine uygun şekilde yapılandıracak adımların uzunca bir süredir teşvik edildiğini anımsatarak; bu çalışmaları, gereken finansman desteğini alarak daha ileriye taşıma konusunda kararlı oldukları belirten Erdoğan, “Orman varlığımızı 20,8 milyon hektardan yaklaşık 23 milyon hektara yükselterek yutak alanlarımızı çoğalttık. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretiminde kurulu gücümüz içindeki payını yüzde 53'e çıkardık. Küresel hiçbir soruna, krize, çağrıya kayıtsız kalmayan Türkiye, iklim değişikliği ve çevrenin korunması hususlarında da üzerine düşenleri yapacaktır” diye konuştu.
***
ANLAŞMA NEDEN ONAYLANMAMIŞTI
Paris İklim Anlaşması, küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefiyle Aralık 2015'te Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 21. Taraflar Konferansı'nda kabul edildi. Türkiye, 22 Nisan 2016'da 175 ülkeyle birlikte anlaşmayı imzaladı. Anlaşma, 4 Kasım 2016'da yürürlüğe girdi. Hali hazırda BMİDÇS'e taraf 197 ülkenin imzası bulunan anlaşma, Eritre, Irak, İran, Libya, Yemen ve Türkiye olmak üzere 6 ülkenin meclisinde onaylanmamıştı. Türkiye, BMİDÇS'in gelişmiş ülkeler kategorisini oluşturan Ek-1 listesinden çıkarılmayı ve gelişmekte olan ülkeler kategorisinde yer almayı talep ettiği için anlaşmayı onaylamamıştı.
***
AB MEMNUN-
Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun çevre ve iklim değişimi konularından sorumlu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, “Türkiye'nin iklim konulu Paris Anlaşması'nı onaylamaya hazır olması çok memnuniyet verici bir adım. Dünya genelinde daha iddialı iklim eylemi için ivme artıyor” değerlendirmesinde bulundu.
***
İKLİM DİPLOMASİSİ BAŞARILI OLDU!
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, sosyal medya hesabından Paris İklim Anlaşması'nın Ekim ayında Meclis'in onayına sunulmasına ilişkin açıklama yaptı.
Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde, çocukların geleceği adına tarihi bir adımı daha hayata geçirdiğini belirten Kurum, şu ifadeleri kullandı:
“Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla Paris İklim Anlaşması'nı Ekim ayında Gazi Meclisimizin onayına sunuyoruz. Hayırlı uğurlu olsun. Dünyanın geleceğini, insanlığın selametini ilgilendiren her konuda en ön sırada yer alan Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum politikaları noktasında da gerek ulusal, gerekse uluslararası arenada üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde iklim diplomasimiz başarıyla yürütülmüş; uluslararası platformda yüksek düzeyli diyalog öne çıkarılmış, Türkiye'nin finansman ve teknoloji destekleri konusundaki haklı talepleri kararlılıkla ifade edilmiştir.”
İKLİM KANUNU
“Ülkemiz, bu mücadelesini atılacak yapıcı adımlara uygun şekilde ve ulusal katkı beyanı çerçevesinde sürdürmeye devam edecektir. Meclisimizce yürütülen İklim Kanunu çalışmaları, Sayın Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde dünyaya örnek olan bir başarıyla yaygınlaştırdığımız Sıfır Atık Projemiz ve tüm çevre yatırımlarımızla evlatlarımıza daha temiz bir dünya bırakmak için çalışıyoruz. Ortak evimiz dünyamızın ve doğamızın geleceği için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. İklim değişikliğiyle mücadele noktasında atılacak bu tarihi adımın, ülkemize, milletimize ve dünyamıza hayırlar getirmesini temenni ediyorum.”
***
AMAN HER ŞEYE KARŞI ÇIKIN!
Kamuoyunda geniş yankı bulan gündeme ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve Türkiye İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar’ın açıklamaları de dikkat çekti. Birpınar, kişisel sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalarla haberlere konu oldu. işte Birpınar’ın öne çıkan ifadeleri:
“Paris Anlaşmasını meclisten geçirme kararı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kararıdır. 2015 yılından beri tüm kurum kuruluşlarla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koordinasyonunda yürütülen müzakerelerin olumlu bir sonucudur. Müzakerenin Değişmez kuralı ülkemizin menfaati ve kamu yararıdır. İklim değişikliği ile mücadele ve yeşil dönüşüm en önemli gündemimiz olmaya devam edecektir.”
“‘Paris Anlaşması niye onaylanmıyor’ diyenler, Cumhurbaşkanımız anlaşmanın onaylanacağını söyleyince ‘Niye onaylıyorsunuz? Kredi mi hibe mi alacaksınız?’ diye soruyorlar. Aman her şeye karşı çıkın ülkenin menfaatine bir şey olmasın! Sonra bu halk niye bizi seçmiyor.”
***