bursagorus.com.tr

Bursa’da eğitime yeni bakış yeni yol

ÖZEL HABER

İl Milli Eğitim Müdürü Serkan Gür, Bursa’da derslik ihtiyacının 2023’e kadar büyük oranla çözüleceğini, okullarda deprem riskinin ortadan kaldırılacağını, özellikle BTSO, Bursa TB ve UİB ile iş birliği yaparak şehre çok özel yeni okullar kazandırılacağını açıkladı.

Haber: N. Nuri Yavuz

Mesleki eğitimci kimliğiyle tanınan ve Bursa’ya atandığı gün itibarıyla bu alanda sektörle iş birliği için sahada yüz yüze ziyaretler ve çalışmalar yapan İl Milli Eğitim Müdürü Serkan Gür, halk nezdinde mesleki eğitime bakışı ve algıyı değiştirecek yeni proje ve çalışmalar hakkında Bursa Görüş’e özel açıklamalarda bulundu.

Bursa’nın derslik ihtiyacı hakkındaki değerlendirmeniz ile başlayabilir miyiz?

Ülke geneliyle kıyaslandığında Bursa’da derslik ihtiyacının daha az olduğu söylenebilir. İl geneline oransal olarak baktığımızda yüzde 7,5’luk bir derslik ihtiyacı var. Beraberinde yeni yatırımlar, güçlendirilen ve yıkılıp yapılanlar var. Sadece yıkılıp yapılan ve güçlendirilen okullarla birlikte yüzde 7,5’luk ihtiyacın yüzde 2,5’uğu karşılanıyor. Bu okullarla yüzde 100’e yakın bir derslik artışı yakalıyoruz. Geriye yüzde 5’lik bir ihtiyaç kalıyor. Özel ve resmi baktığınızda yaklaşık 30 bin, sadece resmi olarak ise 24 bin civarında derslik var. Yüzdeyi düşündüğünüzde sonuç ortaya çıkıyor.

---

DERSLİK İHTİYACI 2023’ KADAR ÇÖZÜLMÜŞ OLACAK’

---

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 5 Kasım Cuma günü Bursa’yı ziyaret etti. Ve Bursa’nın 2021 yılı için 400 milyon olan eğitim bütçesine bir 400 milyonluk yeni yatırım ilavesi daha yaptı. Bakan Özer’in açıkladığı okullar ne zaman tamamlanacak?

Sayın bakanımızın son gelişinde gerçekten tarihi bir hamle oldu. Güçlendirilen, yıkılan ve yapılan okullarla ancak bu kadar derslik artışı sağlanabiliyor. Derslik ihtiyacını azaltmak için sisteme yeni bir yapı katman gerekiyor. Bu da Nilüfer, Osmangazi ve Yıldırım’da arsa sorununa takılıyor. Ama bu aşıldı. Üç belediye de destek oldu. Ve okul yapımı için alanlar oluşturuldu. Bakan bey, her biri ortalama 30 dersliğe yakın 23 yeni okul açıkladı. Ayrıca 1 tane özel eğitim kampüsü ki bunu, 5 okul sayabilirsiniz. Çünkü içinde özel eğitim uygulama okulu, iş okulu, mesleki eğitim merkezi, halk eğitim merkezi ve anaokulu dahi planlanacak. 4 BİLSEM ile 4 RAM da kuruyoruz. Bunların yatırım alanlarını da belirliyoruz. Toplam 36 yeni yapı ve 30 derslikle çarptığınızda bin yeni derslik ediyor. Bu projeleri 2023’ün sonuna kadar bitirmeyi istiyoruz. Beraberinde yık-yap ile güçlendirmelerin de 2022 sonunda hepsi bitmiş olacak. 2022’de sayın bakanımız bize bir bu kadar daha derslik verse Bursa’nın derslik sorunu komple çözülmüş oluyor. 2023’te Bursa’nın derslik sorunu, belki arsa bulamadığımız alanlar için yüzde 1-2 seviyelerinde olabilir ama il genelinde yüzde 90’ın üstünde çözülmüş olacak.

Kent kamuoyunda geniş yer bulan konulardan biri de yıkılan okullar, bu konuda son durum nedir?

Bursa’da 125 tane depremsellik bağlamında yıkılıp yapılacak ve güçlendirilecek okul var. Bunların 105 tanesi 2022’de bitmiş oluyor. Bursa, belki de Türkiye’de bir ilke imza atacak ve okullarda depremsellik sorununu çözmüş olacak.

İhale süreçleri ne aşamada?

2023 yılına kadar yık-yap ile güçlendirme yapılan tüm okullar tamamlanacak. İhalelerimizin yüzde 80’i bitti. Aralık’ın sonuna kadar diğerleri de tamamlanacak. Biz ihale sonrası yeri teslim ettiğimizde 365 gün ile sözleşme imzalıyoruz. Yani 1 yılda teslim etme şartıyla işe başlıyoruz. Dolayısıyla Ekim 2022’de biz bu okulları açmak istiyoruz. Hatta bakanımızın son gelişinde açıkladığı 23 okul, 4 RAM, 4 BİLSEM ve 1 Özel Eğitim Kampüsü’nün de ihalesini çok kısa sürede bitireceğiz.

Bakan Özer’in Bursa’yı ziyaretinde gerçekleştirdiği yatırım toplantısına ilişkin şu duyumu aldım ve hatta yazdım; Bakan bey toplantı anında bakanlığı arayıp onay sürecinin aynı gün içinde gerçekleştirilmesi ve bütçenin yüzde 10’unun hemen aktarılması talimatını verdi. Bu doğru mu?

Bakanımız, Gemlik’i geçmemişti ki bütçe geldi. Bakanımızın sorun çözme konusunda operasyonel bir yapısı var. Bazen risk alarak bazen de hızlı karar vererek ama analitik düşünüp sorunu çözmeye odaklanabiliyor. Ve bunu çözelim başka bir soruna çözüm arayalım gibi bir liderlik anlayışı var. Milli Eğitim Bakanımız, Bursa’nın dinamiklerini ve derslik ihtiyacını gidermenin yeni yatırımdan geçtiğini de biliyordu. Aslında bu yeni yatırımlar, Sayın Bakanımızın Bursa ile ilgili bilgisinin de çok yüksek olduğunu gösteriyor.

Ne kadar bir bütçe geldi?

Milli Eğitim Bakanlığı’nda hak edişlere göre bütçe gönderilir. İlk gönderilen miktar, taahhüt edilen bütçenin yüzde 10’undan daha fazla olur. Bu ihale ve proje çalışmalarını yapmak için kullanılır. Ondan sonra bütçe gerçekleşmeye göre aktarılır.

Bakan Özer’in Bursa ziyaretlerini takip ettim. Halk ve esnafla temaslarını gözlemledim. İletişimi ve samimiyeti dikkat çekiciydi. Siz de bir çalışma arkadaşı olarak Bakan Özer hakkında bizlere neler söylersiniz?

Milli Eğitim Bakanımız, Bakan Yardımcısı iken ben İstanbul’da görev yapıyordum. Birlikte çok çalıştık. Bakanımız, teknolojik harekete çok destek olur ve Ar-Ge ile üretimi çok önemser. Örneğin bir okul yeni bir simülatör yapacak. ‘Bu simülatör kaç paraya yapılır?’ ‘Tamam’ der; birinci, ikinci, üçüncü okulu ziyaret eder. Ben de taahhütlerini not alırım. Ziyaret biter. Resmi yazışma süreci başlar. Aynı gün içinde taahhüt ettiği işlerin bütçesi gelir. İlginç ve bugüne kadar gerçekten özlem duyulan bir çalışma şekli var. Bugünün değil yarının Türkiye’sinin Milli Eğitimini dizayn etme konusunda gerçekten çok akıllı çalışan biri.

Bursa’nın öğretmen ihtiyacı ve ücretli öğretmen verisi hakkında bir değerlendirme yapar mısınız?

Yine ülke geneline göre ücretli öğretmen oranı Bursa’da çok daha pozitif. Ortalama 30 bin öğretmen var, öğretmen ihtiyacı da bunun yüzde 10’u kadar. Tabi dağınık bölgeleri ve köyleri de düşündüğünüzde bu rakam değişebilir. Bursa’da taşımalı sayısı normal bir ile göre daha yüksek.

Okullaşmada mesleki eğitimin payı nedir?

Bursa’da mesleki ve teknik liselerin payı yüzde 42 seviyesinde ki bu da Türkiye ortalamasının üstünde bir rakamdır. Fakat Bursa için ideal ortalama yüzde 50 olmalı. Bu benim hedefim.

Neden?

Burası bir sanayi şehri ve nitelikli insan kaynağı ihtiyacı diğer illere göre çok yüksek.

Fen lisesi sayısı hakkındaki yorumunuz nedir?

Bursa’da 6 tane fen lisesi var. Bence iyi bir sayı var. Herkes de fen lisesi açmak istiyor. Ben, çok olmasını değil ideal olmasını önemsiyorum. Mesela okullaşma oranlarından bir örnek vereyim. Derslik başına düşen öğrenci sayısında Bursa iyi bir noktada; ilkokullarda ortalama 30’larda, ortaokullarda bir parça yüksek ama 30’ları çok geçmiyor. Mesleki ve din öğretimi dâhil bütün lise gruplarında 30’un altında ama Anadolu liselerinde 40’lara yakın. Bu da genel ortalamayı bozuyor. Evet, Anadolu liseleri ortalamaları bakanlığın ideal çizgisine uyuyor ama bunu bir de kendi ilinin dinamiklerine göre değerlendirmek gerekiyor. Böyle konuştuğumda ‘Mesleki Eğitimcisiniz’ diyorlar. Doğru ben mesleki eğitimciyim. Eğer ülkenin gücünü üretimle örtüştürüyorsak buna en yakın alan da mesleki eğitimdir. Ne kadar üreten mesleki eğitim yapımız olursa mezun olan çocuklarımız da o kadar üretir. Ne kadar üretir o kadar güçlü oluyorsan; güçlü mesleki eğitim güçlü Türkiye olursun.

KONTENJANLARI GÖZDEN GEÇİRECEĞİM’

---

Mesleki eğitim ve fen liseleri arasındaki doluluk oranlarını bir örnekle somutlaştırabilir misiniz?

Milli Eğitim Bakanlığı’nın otelcilik okulları var. Bugün Bursa’daki otelcilik okulunda öğrencilerin ve öğretmenlerin birlikte hazırladığı ‘24 Kasım’ programında bir araya geldik. Ürünü mutfakta öğrenci yapıyor ve satıyor. Uygulama otellerimiz, misafir ağırlamada ful çekiyor. Bu uygulama oteli, öğrenciyle var. O okul, çocuğun uygulama alanı bir nevi atölyesi, ama halk da yararlanıyor. Şimdi böyle bir otel ve okul yapmışız; konaklama ve yiyecek içecekte çocuk yetiştiriyoruz. Bir grup açmak için sınıf sayısını 10’a çıkarmamız gerekiyor. Tam bu okulumuzun karşısında neredeyse aynı arazinin içinde bir de Anadolu Lisesi var. Bu iki okul arasında sadece bir cadde var. Anadolu Lisesi ful artı ful ama uygulama okulu öğrenci bulmakta zorlanıyor. Böyle bir bağıntıyı ben asla kabul edemem. Bunu oransal olarak Anadolu liselerinin ülkedeki oranı bu olmalı şeklinde yorumlayamazsınız. Çünkü devletin orada bir otel yatırımı var. Öte yandan otelcilik sektörünün de ülke ekonomisine büyük bir katkısı var. Bursa’nın da bir turizm şehri olduğunu unutmamak gerekir. Bizim birinci önceliğimiz, öğrencilerin bu uygulama okulu sağlıklı bir şekilde tercih etmelerini sağlamak olmalı. Eğer orada bir çocuğu, doğru düzgün yetiştirip sektöre girmesini sağlarsam ülkemiz kazanır. Önümüzdeki yıl bölgesel olarak Anadolu liseleri ile mesleki eğitim kontenjanlarını yeniden değerlendireceğim ve bölgenin sanayisinin ihtiyacına, oradaki istihdam oranına, iş piyasası analizlerine, OSB’lere yakınlıklarına ve akademik ihtiyaca göre de Bursa’daki yerleştirme sistemini gözden geçireceğim.

Bu tartışmaya neden olmaz mı?

Buna insanlar cesaret edemeyebilir. Ama örneğin bir Anadolu Lisesi, 600 öğrenci alıyor. Bu yıl onu kademeli olarak 400’e indirdik. Niye indirdiğimize cevap vermemiz gerekiyor. ‘Ben yaptım oldu’ diyemezsiniz. Ama bu otelcilik okulu örneğinde olduğu gibi gerekçeler hazırlayacağım. Sonrasında ‘bizim çocuk Anadolu lisesine giremedi’ şeklinde tepki olabilir. Ama insanlara ‘sizin çocuğunuz oteli olan bir okula girdi, önü açıldı, altın bileziği var’ diyeceğiz.

Kamuoyunu nasıl ikna edeceksiniz?

Bursa basınının da buna destek vermesi gerekiyor. Bir komisyonla değerlendirip makulse bu okulun kontenjanlarını düşürdüğünde burada akademik başarı artar, diğer okulda da öğrenci varlığıyla birlikte sektör güçlenir. Bunun sonuçlarını 5 yıl sonra görürsün.

Son dönemde mesleki eğitime ilginin artığı görülüyor ama yine de toplumda bir Anadolu ve fen lisesi talebi var. Bunu nasıl yöneteceksiniz?

Türkiye’de insanların mesleki eğitimi seçme oranı son 2-3 yılda bakanımızın da katkısıyla yükselmeye başladı. Fakat şöyle de bir gerçek var. Bir odayı Anadolu Lisesi yapın ful çeker; öğretmen de olmasa insanlar algısal olarak bunu tercih ediyor. Anadolu liselerini birinci tercihine yazma oranı çok yüksek ki o zaman diğer bütün okulları kapatmayı izah etmen gerekiyor. Eğer insanların talebine göre eğitimi şekillendireceksek söyleyeyim insanların Anadolu liselerini tercih etme oranı yüzde 80’lere yakın. Dolayısıyla buna göre bir plan yapacaksak mesleki, dini ve diğer okulları kapatmamız gerekiyor. Ama şehrin ihtiyacına göre bir eğitim ve yerleştirme politikası yaparsın ve bunu herkese de izah edersin. Verdiğim örnekte otelcilik uygulama okulundan çıkan çocuk ABD’de Hilton’da çalışıyor. Ve oteller bu çocukları almak istiyor. Öte yandan diğer okullarda yüzde 25’lerde bir üniversiteyi kazanma oranı var. Kalanı içinse düşünülen bir plan yok. Ben milli eğitim müdürüyüm ve onları da düşünmem gerekiyor. Bu nedenle bir komisyon olarak bölgesel bazda farklı bir kontenjan ve yerleştirme dağılımı yapmamız gerektiğini düşünüyorum.

Vatandaşın değil sektörün talebine göre bir eğitim sürecinden bahsediyorsunuz öyleyse?

Bu sektörle çok ilişkili bir harekettir. Sizin verdiğiniz eğitimin sonucu bilime ve sektörlere yansıyor. Bunu kontrollü ve planlı yaparsan bilim de tüm sektörler de verimli olur. İşte meslek lisesi algısı değişiyor. Halkın da ilgi artıyor. Bu çok güzel bir gelişmedir. Ülkenin kalkınmasına da çok büyük katkısı vardır. Fen liselerinin de aynı şekilde katkısı var. Fen liseleri, uzaya gönderir. Uzay hazırlıklarını mesleki eğitim yapar. Bu kolektif bir iştir. Buna uygun politika ve kararlarla devam etmek gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğittiği iş gücünün toplumda sağlıklı bir noktaya erişmesi gibi bir görevi de var.

---

‘15 ARALIK’TA KÜTÜPHANESİ OKUL KALMAYACAK’

---

Peki, özel okullaşmayı da düşündüğümüzde sizde bu yönelim, eğitimde fırsat eşitliğini nasıl etkileyecek?

Milli Eğitim Bakanımız Mahmut Özer, 7 yıl sonra Şura’ya bir başlık açtı. Ben de bir şura üyesiyim. Mesleki eğitim başlığında çalışacağım. 1-3 Aralık’ta düzenlenecek Şura’nın başlığı ‘Eğitimde fırsat eşitliği’, Bakanımızın bu adımı atacağını bekliyordum. Bakanımız, Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan ile birlikte önemli bir adım atı ve ‘Kütüphanesiz okul kalmasın’ sürecini başlattı. Ki kütüphane, fırsat eşitliğinin göstergelerinden biridir. Ama tabi ki başka göstergeleri de var. 15 Aralık itibarıyla Bursa’nın bütün okullarında kütüphane olacak. Bursa’da 214 okulda kütüphane yoktu. Bakanlık 214’ü için de ödenek gönderdi. Ve bilin bakalım işi kim yapıyor. Hepsini bizim meslek liselerimiz yapacak. Başladılar, bugün 5 tanesi açıldı. İşi okula veriyoruz ve parayı onlar kazanıyor. Döner sermaye kurumlarımız üretiyor kütüphaneleri ve 15 Aralık’a kadar 214 kütüphane tamamlanacak. Ve Bursa’da kütüphanesi olmayan okul kalmayacak. Türkiye’de de öyle olacak.

İfade ettiğiniz gibi fırsat eşitliğinin başka göstergeleri de var. Bu yönde başka bir proje var mı?

Okul öncesi okullaşmada Bursa’nın oranı yüzde 76, ülke genelinde yüzde 70 ki bunlar fena bir sayı değil. Bakanımız bunlarında yüzde 100 olacağını söyledi. Bu da eğitimde fırsat eşitliğinin bir göstergesidir. Bunlarla birlikte bazı göstergelerde eşitleme yaparak aslında eğitimde fırsat eşitliğinde bir yolculuk açıyor. Sadece bunlar değil. Birçok gösterge var.

Uludağ yolunda Ahmet Hamdi Gökbayrak Fen Lisesi, ulaşım ve çeşitli nedenlerle şehre taşındı. Bugün orayı ziyaret ettim. Ve buraya bir şey yapmamız gerekiyor. Bin rakımda ve şehre uzak fakat zirveye çok yakın bir yer. Burada bir başka eğitim kurumu açmak doğru olmayabilir. Burayı projelendirip Şura’da bakanımıza; otelciliğe bağlı bir otel, yaz kampı ya da yatılı bir okul gibi alternatiflerin bulunduğu bir sunum yapacağım. Burayı sadece okul gezileri için planlasak Türkiye’nin her yerinden buraya öğrenci gelir.

---

‘ÇOCUĞUN EĞİTİM ALMA HAKKI EVRENSEL BİR HAKTIR’

---

Kamuoyunda Suriyelilere yönelik bir proje olarak algılanan Mesleki ve Teknik Eğitim Yoluyla Sosyal ve Ekonomik Uyum Projesi (SEUP) ve Bursa uygulamaları hakkında bilgi verir misiniz?

Çocuğun eğitim alma hakkı evrensel bir haktır. Bu tartışmaya kapalıdır. SEUP bu mantıkla yazılmış bir projedir. Bir Türk meslek lisesine yatırım yapılıyor ve okulun kapasitesi zirveye ulaşıyor. Ve bu yatırım sonsuza kadar burada kalıyor. Bu sadece Suriyeliler ile ilgili değil mesleki ve teknik eğitimi de güçlendirme projesidir. 11 okula yeni atölyeler yaptık. Toplamda 96 okul var ve bu projeyle yüzde 11’inde ileri teknoloji ve ful donanımlı atölyeler kuruldu. Örneğin bir plastik enjeksiyon makinesi 1,5 milyon. Bu nedenle SEUP 1 ve 2 oldu, dilerim 3-4-5 de olur. Çünkü bir yandan okullarımızın donanımsal kapasitesini güçlendiriyor bir yandan da geçici koruma altındaki Suriyeli çocuklarımızın mesleki kapasitesini güçlendiriyor. Bu da toplumsal rehabilitasyonla birlikte onların da iş gücüne katılımını sağlıyor. SEUP’u çok başarılı buluyorum. Bursa da bu projeden yüksek düzeyde yararlanan bir ildir.

‘TARİHİ TOPHANE PROTOKOLÜ GELİYOR’

Bir mesleki eğitimci olarak Bursa’da ulusal ölçekte başarı yakalamış bir mesleki ve teknik okul varlığını oluşturma ihtimali ve potansiyeli hakkında düşünceniz ve çalışmanız nedir?

Bursa’da teknoloji üreten nesilleri temsil edecek okullar için imza aşamasına geldik. Bir de mesleki ve teknik eğitimde mevcut kapasiteyi güçlendirecek bir çalışmamız var. Buna ‘Tarihi Tophane Protokolü’ diyeceğiz. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO), Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB), Bursa Ticaret Borsası (Bursa TB), Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Ticaret Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile ortak imzalatmak istiyoruz. Bursa’daki bütün okulları sektörle entegre eden bir sistem yazdık. Bakanımıza sunduk. Bu sistemle birlikte sanayiyi çok yüksek oranda mesleki eğitime entegre edeceğiz ve bunu yöneteceğiz. Milli Eğitim Bakanlığı’mızın ana politikası; mesleki eğitimde eğitim-üretim-istihdam ilişkisini güçlendirmektir. Yani sektörle iş birliğini artırmak üzerinedir. Ben, sektör olmadan mesleki eğitimin yeteri kadar başarıya ulaşacağına inanmıyorum. Bakanımızın liderliğinde hem Türkiye’de hem de Bursa’da sektörle entegre olmuş bir mesleki eğitim ve içine kurulmuş bir üretim ekosistemiyle çocuklarımızı yetiştireceğiz. Bunun yanında yine bakanımızın vizyonuyla İstanbul’da kurduğumuz okullar var. İTÜ MTAL gibi. Bunun bir benzerini önümüzdeki günlerde Bursa’da açıyor olacağız.

---

‘BURSA’YA ÇOK İYİ OKULLAR KAZANDIRACAĞIZ’

---

Bu okullar ne sağlayacak?

Bu okullar, velilerin Anadolu liseleri algısını değiştirecek ve çocuğunu meslek lisesine vermesini sağlayacak. Niye çünkü bu okullarda mekatronik robotik bölümü olacak ve çocuklar mekatronik mühendisi olarak yetişecek. Yüksek dilimden öğrenci alınacak. İngilizce bir eğitim öğretim programı uygulanacak. Fen lisesi üstünde bir eğitim müfredatı olacak. Çünkü mesleki dersler de yabancı dil de matematik de fizik de alacak. Yüksek puana göre az sayıda öğrenci alınacak. Teknoloji üreten mühendisler yetiştireceğiz. Bursa Teknik Üniversite (BTÜ) ile birlikte yapmayı düşünüyoruz. Uzay ve havacılıkla, siber güvenlikle ilgili de okulumuz olsun istiyorum. Güzel sanatlar lisesi sayısını artırmak istiyorum. Bunu da Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) konservatuar hocalarının rehberliği ve danışmanlığında ve hatta yönetiminde yapacağız. Şuan taslak bir çalışma halinde orada Türk müziğini de daha iyi yerlere getirme konusunda çalışmalarımız olacak. Yine bir otomotiv fabrikasıyla anlaştık ve içinde bir okul açacağız. Ve otomotiv endüstrisine personel yetiştireceğiz. Bursa’ya çok iyi okullar kazandıracağız. Önümüzdeki aylarda Sayın Bakanımız Bursa’ya geldiğinde tarihi protokollere imza atacağız. Daha önce düşünülmemiş ve imzalanmamış protokoller olacak. Beraberinde uluslararası okullar da olacak. Uluslararası bir mesleki eğitim okul projemiz var. Balkanlardan ve yakın cumhuriyetlerden gelen çocukları, burada yetiştirip işyeri açma belgeleriyle birlikte kendi memleketlerinde girişimci olmalarını sağlamayı hedefliyoruz.

---

‘BURSALI SANAYİCİ İŞ BİRLİĞİNE AÇIK’

---

Bursa’da projeleriniz için beklediğiniz veya hayal ettiğiniz ölçüde bir iş birliği zemini bulabildiniz mi? Bu bağlamda kent dinamiklerinin yaklaşımını yorumlar mısınız?

Bugüne kadar hep mesleki eğitim alanında çalıştım ve burada da hep sektörle birliktelik felsefesiyle hareket ettim. İstanbul’da da bu bağlamda çalışmalarım oldu. Bursa’nın sanayisini de Türkiye’nin her köşesi bilir. Burada lokomotif olan ve ciddi kapasite üstünde bir sanayi varlığı var. Haliyle sanayici ziyaretleriyle sürece başladım. Sanayicinin sadece mesleki eğitime değil bütün eğitim türlerine katkısı var. Bakın fen liselerine hepsini bağışçılar kazandırmıştır. Bursa, hayırseverlik olgusu yüksek bir şehir ve bu da kentin çok güçlü bir yanıdır. Bursa’nın gücü bu; Bursalı sanayici iş birliğine açık, hayırseverlik yönü kuvvetli sadece doğru bir reçete istiyor. Artık gerçekten doğru bir şekilde planlanmış bir iş gücü istiyor. İşte bu yüzden ‘Tarihi Tophane Protokolü’ dedik ismine.

Nedir bu proje?

Bursa’daki 96 mesleki ve teknik eğitim okulunu komple 300 sanayiciye bağlayacağız. Bu protokolü de tarihi misyonuyla Tophane’nin içinde imzalayacağız. Birçok protokol imzalanıyor ama böyle büyük ve bir öğretiye dönüşecek protokol başka sanayicileri de çok etkiliyor. Bursa’da beklediğimin çok üstünde iş birliğine açıklıkla karşılaştım.

Eğitim kalitesine nasıl yansıyacak?

İstanbul’da İTÜ MTAL 0,72, Siber Güvenlik 0,15 ile öğrenci aldı. Bursa’da 0.15 ile alan fen lisesi bile yok. Kabataş, 0,14 ile öğrenci aldı. Bizim çocuklara Bursa’da da bu modelleri sunmamız lazım. Bursalı çocuklar, üniversite dâhil şehir dışına gidiyor. İstanbul fen liselerine giden çok ciddi bir sayı var. Bu nedenle buradaki çeşitliliği kontrollü olarak artırmak gerekiyor.

Bursa’da sizi, olumlu etkileyen bir proje var mı?

İstanbul’da yaşamış ve çalışmış, Türkiye’nin birçok yerine gitmiş biri olarak şunu söyleyebilirim ki Büyükşehir Belediyesi ile birlikte yapılan ‘Bursa Okul Sporları Etkinliği’ni (BOSE), diğerlerine göre çok önde ve başarı gördüm. Bir Belediye-Milli Eğitim iş birliğinden ziyade çocuğun özünün bu alanda daha yükselmesi ön plana alınmış. Çok etkileyici bir çalışma. Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ı tebrik etmek gerekir.

Salgın dolayısıyla karantinaya alınan sınıf sayısı nedir?

Karantina altındaki sınıf sayımız, sıfıra yakın düzeydedir. Tatil döneminde istatistikleri takip ettim ve hiçbir değişim görmedim. Çocuklar bunun neresinde demek ki hiçbir yerinde değil. 18 milyon çocuk sokakta ve okulda ama salgın istatistiğinde yok. Bakanımız, okullar daha güvenli yerler diyor haliyle. Sosyal ortam kötü; kafelerde maske yok ama okulda maskesiz derse girmek yasak. Öğretmenlerde de aşılanma oranımızda yüzde 90’lar seviyesinde bulunuyor.

Bu yıl sezon başında okullarda hizmetli ve güvenlik sorunu yaşandı. Bu konuda bilgi verir misiniz?

İş-Kur, toplum yararına çalışma programı kapsamında okullara hizmetli ve güvenlik veriyor. Bu yıl temizlik görevlisi verildi ve sayı çok iyi noktada. Güvenlik konusu da bizimle alakalı değil İş-Kur’un programıyla ilgili bir süreçti. Gönül ister ki hizmetli sayımız çok daha fazla olsun. Bu konuda İş-Kur’un bizi biraz daha desteklemesi gerekiyor. Ama bugüne kadar da çok büyük destekleri oldu.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.