bursagorus.com.tr

Enerji verimliliğini öğrenmeliyiz!

ÖZEL HABER

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Türkiye’nin enerji dışa bağımlılığına vurgu yaparak özellikle sanayide enerjinin verimli kullanımına dikkat çekti ve “Sanayicinin enerjiyi etkin ve verimli kullanmayı öğrenmesi gerekiyor” dedi.

Haber: N. Nuri Yavuz

Geçen hafta başında Marmara ve İç Anadolu Sanayici İş Dünyası Federasyonu (MARSİFED), ‘TÜRKONFED Finans Sohbetleri’ne ev sahipliği yaptı. Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi (NOSAB) Bölge Müdürlüğü Yalçın Aras Konferans Salonu’nda düzenlenen programda ‘Halka Arz ve Finansman Teknikleri’ konusu ele alındı. Toplantıya katılan TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, özel sorularımızı yanıtladı.

Geçtiğimiz günlerde yaşanan enerji krizinin etkileri ve enerjinin verimli kullanımı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Enerji sanayinin damarlarında dolaşan kan gibidir. Enerji olmadığı zaman üretim olmaz. Üretim olmazsa istihdam olmaz. İstihdam olmazsa ihracat olmaz. Enerji fiyatlarının bu kadar hızlı şekilde artışı etkiledi. Bu artış, birkaç yıla yayılabilseydi daha makul olurdu. Bir de doğal gazda tüketim miktarına göre birim fiyatı yükseliyor. Çok tüketirsen çok büyük fiyat geliyor. Bir diğer konu da konutlardır. Normalde Avrupa’da konut birim fiyatları daha yüksektir. Bizde ise tam tersi bir durum söz konusudur. Bu artış, özellikle enerji girdi oranı yüksek sektörlerin ihracatını da olumsuz etkiliyor. Sanayicinin de enerjiyi etkin ve verimli kullanmayı, tasarruf etmeyi, daha az enerji tüketen cihazlar seçmeyi, otomasyon, yalıtım vs. ile de daha az enerji tüketmeyi öğrenmesi gerekiyor. Yani bir Avrupalı 100 birim enerjiyle üretiyor biz 200-250 birim enerjiyle üretiyorsak bizim o verimliliği sağlamayı öğrenmemiz gerekiyor. Çünkü Türkiye enerji ihtiyacının yüzde 75’ini ithal ediyor. Yaklaşık 60 milyar dolarlık bir enerji maliyetimiz var. Bunun 40 küsur miktarını ithal ediyoruz. Enerjiyi etkin ve verimli kullanmak zorundayız. Enerji en çok konutta, sanayide ve ulaşımda kullanılıyor. İnsanlar, araç alırken 100 kilometrede kaç litre yakıt tükettiğine bakıyor ama ev alırken aynı hassasiyeti göstermiyor.

İklim değişikliği perspektifinde Avrupa Birliği (AB) Yeşil Mutabakatı ve yeşil dönüşüm konusundaki kanaatleriniz nelerdir?

Salgın sonrasında dünyanın en önemli probleminin iklim krizi olduğuna inanıyoruz. Hatta kriz değil buna iklim felaketi diyorlar. Dünya, ısınmayı 1,5 derecede sabit tutmak istiyor. Avrupa kıtası da ‘yeşil dönüşüm’ ile buna liderlik yapmaya çalışıyor. Aslında yeşil dönüşüm, bir büyüme stratejisidir. Biz TÜRKONFED olarak iki dönüşümden vazgeçmememiz gerektiğini söylüyoruz; biri dijital dönüşüm diğeri de yeşil dönüşüm. Mümkün olduğu kadar KOBİ’lerimizi, işletmelerimizi daha dijital ve yeşil ekonomi haline getirmeli daha az enerji tüketen seviyeye evrimleştirmeye çalışıyoruz. Onların, yeşil dönüşümle ilgili uluslararası fonlardan yararlanmaları için de çabalıyoruz.

Türk iş dünyası yeşil dönüşüme ne ölçüde hazır?

Büyük şirketler, yeşil dönüşüme vakıf; çimento, enerji üretimi, alüminyum, demir/çelik, seramik, cam gibi sektörler küresel tedarik zinciriyle entegre oldukları için kendilerini buna hazırladılar. 2026’dan sonra diğer sektörleri de etkileyecek ki yoksa Türkiye gümrükte karbon vergisi ödeyecek. Yapılan hesaplamalara göre bu vergi Türkiye’ye yıllık yaklaşık 2 küsur milyar avro ek maliyet getiriyor. Bizim yeşil dönüşüme şirketlerimizi adapte etmemiz gerekiyor. Türkiye’nin ihracatının yüzde 50’si AB’ye yapılıyor. Yani 225 milyar doların yarısı Avrupa’ya ihracattan geliyor. Avrupa’ya aynı şekilde mal satabilmek için kendimizi bu yeni sürece adapte etmek zorundayız.

Yeşil dönüşüm için devlet teşviki gerekiyor mu?

Devlet değil de uluslararası teşvikler var. Bu dönüşümü sadece şirketlere bırakmamak lazım, kamunun da finans sektörünün de özel sektörün de birlikte bir sinerji yaratarak firmaları buna hazırlaması gerekiyor.

***

KGF DESTEKLERİ AMACINDAN ÇIKTI

Özel soru-cevap bölümünün ardından Orhan Turan, toplantının açılışında konuştu. Turhan’ın şu ifadeleri dikkat çekti:

“Günümüz itibarıyla finansman kaynaklarına erişimimizin bir önceki yıla kıyasla dahi çok daha zorlaştığını üzülerek söylemek zorundayım. Ekonomi yönetimimizin bir süredir uyguladığı düşük faiz politikası, finansal koşullara yansımadığı gibi, tam aksi etkiyi yaratıyor. Zira politika faizimiz yüzde 14 seviyelerinde olsa da, reel piyasada yüzde 30 ila 35 oranlarında bir finansman faizi ile karşı karşıyayız. Bu durum ışığında şirketlerin kredi limitleri yetmiyor ve borçlanma maliyetleri artıyor. Hatta firmaların işletme sermayesi ihtiyacının son bir yılda dört kata yakın artış gösterdiği sektörlerimiz var.”

“Bankalar kredi faizlerini düşürmeli, katı kurallardan vazgeçmelidir. Firmalarımızın işletme sermayesi, bankacılık sistemi tarafından desteklenmelidir. Bu süreçte bankalar, firmalara ayırdıkları kredi limitlerini artırırken, talep edilen kredi faizlerini de indirmelidir. Ekonomi yönetimimizin duyurduğu 60 milyar TL’lik yeni KGF paketi, hiç kuşkusuz daha ucuz maliyetli kredi kanalları açılmasına yönelik beklenti açısından olumlu bir gelişmedir. Fakat TÜRKONFED olarak daha önce de sıklıkla gündeme getirdiğimiz gibi, KGF desteklerinin amacı dâhilinde kullanılması kamu-özel sektör işbirliğiyle sağlanmalıdır. Önceki yıllarda kullandırılan KGF desteklerinin yüzde 70’i, amacı dışında kullanılmıştır. Yeni KGF paketinin ihracata, yatırıma ve istihdama dönüşebilmesi için sağlıklı denetim mekanizmalarının devreye alınması gerektiği aşikârdır.”

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.