Haber: Bursa Görüş
Küçük Bab-ı Ali olarak bilinen Bursa’da basın sektörünün dünü, bugünü ve geleceğini Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu (TGK) Genel Başkanı, Bursa Gazeteciler Cemiyeti (BGC) Başkanı Nuri Kolaylı’ya sorduk. Kent basın tarihine yönelik bilgilendirme yapan Kolaylı, bugüne ilişkin tespitler ve gelecek öngörüleri ile değerli açıklamalarda bulundu.
Bursa basınında dünden bugüne yaşanmakta olan süreci ve dönüşümü, pozitif ve negatif yönleriyle nasıl özetlersiniz?Türkiye’nin basın sektöründe köklü geçmişe sahip kentlerinin ilk sırasında yer alan Bursa’nın 150 yılı bulan bir basın geçmişi ve gazetecilik alanında 75 yılı geride bırakan bir örgütlenme geleneği var.
Bursa, Türkiye ölçeğinde, basın-yayın organlarının yoğunluğu bakımından ön sıralarda bulunan bir metropoldür. Bursa, Erzurum'un ardından basımevi kurulan ilk Anadolu kentidir. Osmanlı Devleti'nde Tanzimat Fermanı’nın ilânıyla başlayan yenileşme ve batılılaşma girişimleri kapsamında 1864'te çıkarılan Teşkil-i Vilâyet Nizamnamesi ile eyaletler bölünerek vilâyetler (iller) kurulmaya başlandı. Bu süreç içinde, ilk olarak 1866'da uzak il Erzurum'da, iki yıl sonra da (1868 sonları) Bursa'da ilk baskı makineleri çalışmaya başladı.
Bursa’nın ilk gazetesi Hüdavendigar, vilâyetin resmi yayın organı olarak 8 Şubat 1869’dan itibaren yayımlanmaya başladı. Bursa'nın bu ilk gazetesi, sonraki dönemlerde gerek biçim, gerekse adını değiştirerek uzun yıllar yaşamını sürdürdü.
1970’li yıllarda hızla sanayileşme sürecine giren Bursa’da, bu hızlı gelişmeye uyumlu nitelik ve nicelikte bir yerel basının bulunmayışı önemli bir boşluk yaratmaktaydı. Başta Hâkimiyet olmak üzere yayımlanmakta olan gazeteler, teknolojik gelişime ayak uydurabilecek teknik altyapıdan yoksun durumdaydı.
Bu süreçte 1974 yılında, İstanbul’da yayımlanan Günaydın gazetesinin sahibi ‘VEB Ofset’ ile Bursa’da gazeteler başbayiliği yapmakta olan Armağan Gerçeksi aralarında anlaşarak ‘Bursa Gazetecilik ve Yayın A. Ş.’yi kurdular. Bu şirket aracılığıyla Bursa’da, dönemin ileri teknolojisine yakın bir yerel gazete çıkarılması planlandı. 1950’den beri yayınını sürdürmekte olan ve 1970’lerde yerel basının tek önemli temsilcisi konumunda bulunan Hâkimiyet gazetesinin sahibi Hayri Terzioğlu ile anlaşmaya varılarak, bu gazetenin isim ve yayın hakkı satın alındı. Gerekli hazırlıklar tamamlandıktan sonra, 10 Eylül 1974’te Hâkimiyet’ in son sayısı yayımlandı ve Bursa’nın düşman işgalinden kurtarılışının 52. yıldönümüne denk düşen 11 Eylül 1974 günü Bursa Hâkimiyet yayın yaşamına başladı. Bilgisayarda dizilen, ofset tekniğiyle renkli olarak basılan gazete, hem yerel habercilik yaptı, hem de ülke ve dünya gündemini izlemeye önem verdi.
Bu arada Bursa okuyucusunun ‘Hâkimiyet’ alışkanlığını karşılamak amacıyla, eski Hâkimiyet’çiler Mustafa Tayla önderliğinde, 1946’nın Doğru’suyla 1950’nin Hâkimiyet’inin adlarını birleştirerek 1975 yılında ‘Doğru Hâkimiyet’ adıyla siyah-beyaz gazete çıkardılar.
1983’te merhum iş adamı Mümin Gençoğlu, Doğru Hâkimiyet gazetesini satın alarak Mustafa Tayla’nın başyazarlığında Hâkimiyet adıyla ve ofset tekniğiyle yayımladı. Hemen ardından bir başka iş adamı Nail Yenice de, Bursa’nın Sesi’ni satın alarak yeniledi, ofset baskıyla ve Uludağ adıyla 1986 yılında yayımlamaya başladı. Bir yıl sonra, 1987’de Bursa Hâkimiyet, Sönmez Holding tarafından satın alındı. Birkaç ay sonra da bir başka tanınmış Bursalı iş adamı Cavit Çağlar, Olay gazetesini çıkardı.
Bursa basınında, 1985’ten sonra radyoların ve özellikle görüntülü yayın araçlarının devreye girmesiyle ‘medya’ terimi ön plana çıktı. 1990’ların başlarında Bursa’da birbiri ardınca özel radyolar ve televizyonlar seslerini duyurmaya başladılar.
2000’li yıllarla birlikte de internet haber siteleri bir bir devreye girmeye başladı. Günümüzde Bursa’da, yaygın basınla boy ölçüşecek nitelikte 12 günlük, haftalık gazeteler, sürekli yayın yapan yerel televizyon kanalları, sayısız internet haber sitesi, radyo ve çeşitli dergiler yayımlanmaktadır. Yerel gazetelerin sayısının artışına Basın İlan Kurumu tarafından verilen destek önemli rol oynamıştır. Süreç içinde gazete sayısının artması ise, gazete başına verilen desteğin azalması sonucunu doğurdu. Özellikle son dönemde yaşanan Kovid-19 salgını, yerel gazetelerin tirajlarında ve alınan ilan/reklam sayısında önemli düşüşü beraberinde getirdi.
İçerik ve nitelik açısından büyük övgü alan günlük yerel gazetelerimiz, gelişen olayları farklı bakış açılarıyla okurlarına sunmaktadır. Yerel televizyonlarımız ve internet haber sitelerimiz de, günlük olayları anında Bursalılara ulaştırarak, habercilik alanında yaygın televizyonlarla aynı kulvarda yer almayı başarmaktadır.
Çağdaş basın teknolojisine sahip gazete ve televizyonların yanında, çok sayıda dergi, değişik aralıklarla (on beş günlük, aylık, üç aylık gibi) piyasaya çıkan süreli yayınlar olarak Bursa’da yaşamlarını sürdürmektedir. Bursa’da çok sayıda kültür, sanat, ekonomi, spor ve edebiyat dergileri yayımlanmaktadır.
Bütün bu basın/medya kuruluşlarında çalışan gazeteci arkadaşlarımız ‘Bursa Gazeteciler Cemiyeti’ ile ‘Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi’nde örgütlenmiş bulunmaktadırlar. Her iki kardeş gazeteci kuruluş, meslektaşlarımızın sorunlarını gidermelerine ve mesleklerinde kendilerini geliştirmelerine yardımcı olmak için elbirliğiyle çaba harcamaktadır. Bu iki meslek örgütümüze ek olarak ‘Bursa Gazeteciler Sosyal Hizmetler ve Emeklilik Vakfı’ da senedinde belirtilen konularda üzerine düşen görevleri yapmaktadır.
Gazetecilik mesleğinin geleceği konusundaki öngörüleriniz nelerdir?Gazetecilik mesleği, demokratik toplumlar için vazgeçilmez bir denetim aracıdır. Bu nedenle toplumların gelişmesi ve bilinçlenmesi açısından olmazsa olmaz konumdadır.
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte gazetecilik çeşitli biçimlere bürünse de, habercilik her zaman var olacaktır.
Salgın dönemi açısından mesleki sorunlarımıza göz atacak olursak, haberciliğin en fazla zorlanan mesleklerden birisi olduğunu görebiliriz. Çünkü haber kaynağına yüz yüze ulaşmak, araştırma yapmak, insanların ve olayın içerisinde olmak sürekli teması gerektiriyor. Salgın döneminde sıcak temas ortadan kalktığı için, meslektaşlarımız habere ulaşma noktasında zorlanıyorlar.
Mesleki çalışma koşulları açısından öne çıkan en belirgin değişim de, uzaktan çalışma ve ücret-izin gibi konularda yaşandı. Evden çalışan bir editör için elektrik, internet, telefon gibi giderler artarken, işverenin giderlerinde düşüş yaşandı.
Bu sürecin devam etmesi, gazetecilik alanında istihdamın daralması, gazetecilerin dijital kaynaklara bağımlı kalması, çalışma koşullarının zorlaşması, sahada görev yapan habercilerin azalması gibi olumsuz sonuçlara neden olabilecektir.
Yerel gazeteciliğin önemi nedir? Neden yaşatılmalıdır?Yerel basın, gerçek anlamda ‘kamu görevi’ üstlenmektedir. Yerel basın, demokrasi kültürünün ve yerel demokrasinin güçlenmesini, toplumu bir arada tutan değerlerin gündeme getirmesini, zenginlikler ile farklılıkların yaşatılmasını ve yarınlara taşınmasın sağlıyor. Yerel basın aynı zamanda kamu adına denetim işlevine de yardımcı oluyor.
Yerel basının işlediği konular genellikle yayın yaptığı yerel çevreyle ilgilidir. Yerel basın, yerelin sorunlarını gündeme taşıyarak, çözüm bulunması konusunda da önemli bir görevi yerine getirmektedir. Bir yörenin sorunları yaygın medyada yer bulamazken, yerel medya bu sorunları gündeme taşımakta, üzerinde tartışılmasını ve çözüm önerileri getirilmesini sağlamakta, kent yöneticilerine bir anlamda rehberlik etmektedir.
Diğer yandan yerel basın, önemli bir istihdam ve gelir kaynağıdır. Yerel basın kuruluşlarında yaklaşık 20 bin meslektaşımız istihdam edilirken, Basın İlan Kurumu mevzuatı çerçevesinde yazılı basına verilmekte olan resmi ilan gelirlerinin önemli bir bölümü KDV, BİK Komisyonu, SGK pirimi, damga, muhtasar, gelir ve kurumlar vergileri yolu ile kamuya dönmektedir.
Tüm bu açılardan baktığımızda, yerel basının desteklenmesi ülkemiz açısından büyük önem taşımaktadır. Bugünün Türkiye’sinde basılı yayıncılık, Basın İlan Kurumu (BİK) aracılığıyla yaklaşık 50 yıldır destekleniyor. Kamu ilan ve reklamları belli kurallara bağlı olarak yerel basına ulaştırılmakta ve yerel basın kuruluşlarının ayakta kalması sağlanmaktadır.
Mesleğin güçlenmesi için kimlere ne gibi görevler düşmektedir.Mesleğimizin güçlenmesi, öncelikle bugün yaşanan sorunlara çözüm bulunmasını gerektirmektedir.
Ülkemiz, basın/medya alanında kapsamlı bir değişime, yenilenmeye ihtiyaç duymaktadır. Basın özgürlüğünden çalışma koşullarına, mesleki düzenleme zorunluluğundan internet yasasına kadar bir dizi yenilik, geniş katılımlı çalıştaylar dizisi ile belirlenmeli ve uygulanmaya konulmalıdır.
Bunlara özetle değinecek olursak: Basın, uzun yıllar hep özgür olma mücadelesi vermiştir. Özellikle 12 Eylül döneminde büyük baskılar yaşanmıştır. Günümüzde de, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nun bazı maddeleri ifade özgürlüğünü kısıtlayan hükümler içermektedir. Gazeteciler yazdıkları yazılar, yorumlar ve haberler nedeniyle yargılanabilmektedir. Bu durumun sona erdirilmesi ve basın özgürlüğünün gerçek anlamda sağlanması gerekmektedir.
En temel sorunlardan birisi, olumsuz çalışma koşullarıdır. Sendikalaşmanın adeta hiç olmadığı basın sektöründe çalışanlar düşük ücret almakta, uzun çalışma saatlerinde zor koşullar altında görev yapmaktadır. Yıpranma hakkından ise sadece İletişim Başkanlığı Basın Kartı olanlar yararlanabilmektedir.
Basın sektörü, avukatlık, doktorluk, mühendislik veya mali müşavirlik gibi mesleki standartlara sahip değildir. Eğitimine, birikimine bakılmaksızın herkes gazeteci olabilmektedir. Sektörde acil olarak mesleki düzenlemeye gidilmelidir.
Günümüzde sıradan dernek statüsünde olan basın meslek örgütlerinin Basın Meslek Odalarına dönüştürülmesi gerekmektedir. 1938 yılında kabul edilen ancak daha sonra yürürlükten kalkan Türk Basın Birliği Yasası günümüz şartlarına uygun olarak yeniden çıkarılmalı, demokratik bir yapıda kurulacak olan Basın Meslek Odaları sektörde söz sahibi olmalıdır.
Özellikle yerel basın için büyük önem taşıyan Basın İlan Kurumu’nda son dönemde olumlu değişimler yaşanmıştır. BİK'in mevzuatından kaynaklı; İstanbul, Ankara, İzmir’in gazetesine, gazetecisine ve meslek örgütüne öncelik veren, Anadolu basınını öteleyen yaklaşım değişmiştir. Genel Kurul kararıyla, BİK yardımlarının hakça dağıtımı sağlanmıştır. Basın İlan Kurumu’ndaki değişiklikler devam etmelidir. BİK Genel Kurul delege yapısında ve Basın Kartları yönetmeliğinde değişiklik yapılarak, temsilde eşitliğin sağlanması gerekmektedir.
Türkiye genelinde yerel, bölgesel ve yaygın yayın yapan televizyon kanallarının ortak sıkıntısı Turksat’a ödenen yayın ücretleri, RTÜK’e ödenen ücretler gibi diğer yayın mecralarında olmayan ücretlendirmeler nedeniyle girdi maliyetlerinin artmasıdır. Özellikle yerel ve bölgesel yayın yapan televizyon kanalları büyük bir borç yükü altında kalmıştır.
RTÜK Yasası günümüz koşullarına göre yeniden ele alınmalıdır.
Teknolojinin hızla gelişimi ve internet ağının hemen hemen her noktaya ulaşması ile birlikte, internet haberciliği büyük bir gelişim göstermiştir.
Sektörde istihdam sağlayan ve gazete ve televizyonlarla eşdeğer habercilik yapan kurumsal internet haber sitelerinin yanında, internet deyimiyle ‘kopyala yapıştır’ kolaycılığından öteye gitmeyen haber siteleri yer almaktadır.
Yasal boşluktan kaynaklanan sorunlar, her geçen gün daha da artmaktadır. İnternet medyasının gerek yayıncılık, gerekse BİK yardımları konusunda düzenlemeye ihtiyacı vardır. İstihdam sağlayan, gerçek anlamda habercilik yapan ve kurumsallaşan internet haber siteleri desteklenmelidir. Bu kurumlarda habercilik yapan meslektaşlarımız da yeni düzenleme yapılarak gazeteci sayılmalıdır.
Mesleğimizin güçlendirilmesi açısından bir diğer önemli faktör sendikalaşmadır. Basın kuruluşlarında sendikalaşma özendirilmeli ve yaygınlaştırılmalı, meslektaşlarımıza ve kurumlarına katkıda bulunan sendikalar sektörde söz sahibi hale gelmelidir.