Son yıllarda toplumsal hayatın içinde yalnız yaşamı kutsayan, onu bireylerin bir tercihi olarak sunan “seçilmiş yalnızlık” akımına dikkat çeken uzmanlar, bu akımın sağlıklı bir norm halinde gösterilmesinin doğru olmadığını vurguluyor.
Popüler medya ürünleri ve sosyal medya tarafından pompalanan, başkalarının sorumluluğunu almadan sadece kendi için yaşayan, haz peşinde koşan bireylerin adeta kutsandığını kaydeden uzmanlar, “Bu yaşam biçimi bir seçimden çok yapısal ve kültürel nedenlerle insanların içine itildikleri bir durum” değerlendirmesinde bulundu.
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan, tüketim toplumunda sistemin bireyi yalnızlığa teşvik ettiğine, tüm yaş grupları içinde ise kendilerini en fazla yalnız hissedenlerin 30’lu yaşlardaki beyaz yakalılar olduğuna dikkat çekti.
Son yıllarda toplumsal hayatın içinde yalnız yaşamı kutsayan, onu bireylerin bir tercihi olarak sunan “seçilmiş yalnızlık” olarak adlandırılan bir akım olduğunu kaydeden Prof. Dr. Barış Erdoğan, “Seçilmiş yalnızlık düşünürlerin, bilim insanlarının, tasavvuf erbabının, sanatçıların, yaşamında önemli bir değişim kararı almak isteyen insanların hayatlarında bir dönem kendilerini toplumdan izole ederek üretkenliklerini artırmak, yeni fikirler geliştirmek için bir tercihleri olabilir. Ama toplumun genelinde bu tür bir yalnızlığı sağlıklı bir norm halinde göstermeyi doğru bulmuyorum. Bu konuyu daha geniş ele almadan önce yalnızlık kavramını açmak gererekecektir.”dedi.