Hepatit’in sinsi bir şekilde ilerlemesi tedaviye erken başlamanın önüne geçiyor. Bu durum, karaciğer yetmezliği hatta ölümle sonuçlanabiliyor. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Yasemin Akkoyunlu, "Dünya Hepatit Günü"nde Hepatit’e dikkat çekerek “Genelde semptom vermiyor” uyarısında bulundu.
Genelde belirti vermeyen Hepatit virüsü, bulaştığı kişilerde sinsi bir şekilde ilerliyor. Pek çok insan fark ettiğinde ise ilerlemiş olan hastalık, karaciğer yetmezliğine hatta ölüme neden olabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından Dünya Hepatit Günü, her yıl 28 Temmuz’da gerçekleştiriliyor. Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Yasemin Akkoyunlu, Hepatit’in bulaş oranının son derece yüksek olduğuna dikkat çekerek “Tüm toplumun taranması ve bu virüslerle henüz karşılaşmamış kişilere aşı yapılması gerekmektedir” dedi.
El hijyeni önemli
Hepatit’in karaciğer hücrelerinin iltihabıyla karakterize bir hastalık olduğunu söyleyen Akkoyunlu, hastalığın nedenlerini şöyle anlattı: “Hastalık bakteri ve virüs kaynaklı olabileceği gibi alkol, ilaç veya toksik maddeler gibi enfeksiyon dışı sebeplere bağlı olarak da ortaya çıkabilmektedir. Hepatit A ve E virüsleri, daha çok "fekal-oral bulaş" denilen kötü hijyenik şartlarda hazırlanan yiyecek ve içeceklerin iyi yıkanmadan veya el hijyeni sağlanmadan tüketilmesi sonucu ve nadiren de olsa kan ürünlerinden bulaşabilmektedir.”
Hepatit B, HIV-AIDS’ten 100 kat daha bulaşıcı! İşte en çok bulaştığı yerler
Hepatit B’nin dış ortamda birkaç hafta canlı kalabileceğinin altını çizen Akkoyunlu, Hepatit B’nin Hepatit C'den 10 kat, HIV-AIDS virüsünden ise 100 kat daha bulaşıcı olduğunu söyledi. Hepatit B virüsünün bulaş yollarını anlatan Akkoyunlu, şunlara dikkat çekti: “Korunmasız cinsel ilişki, kan ve doku-organ nakli, dövme- piercing uygulamaları, manikür- pedikür yaptırma, diş tedavileri, damar içi ilaç bağımlılarında aynı enjektörün kullanılması, diş fırçası, tırnak makası, jilet gibi kişisel eşyaların ortak kullanımı, cinsel temas sonucunda ve anneden bebeğe hamilelik sırasında bulaşabilir. Doğumda anneden bebeğe ve açık yaraların enfekte kanla temasıyla da bulaşabilmektedir.”
Bu hastalar Hepatit virüsü riski altında
Akkoyunlu, virüsün ilk bulaştığı dönemde karaciğer iltihabına neden olduğu konusunda uyararak “Genelde herhangi bir semptom vermez ancak erişkinlerin % 5’inde semptom gözlenebilmektedir” diye konuştu. “Semptomatik seyredenlerde akut hepatit tablosu sadece halsizlik yorgunluk gibi sıradan bulgularla başlar” diyen Akkoyunlu, hastalığın ağırlaşan tablosunu şöyle anlattı: “İlerleyen zamanlarda karaciğer hasarı arttıkça idrar renginde koyulaşma, gözlerde sararma gibi bulgular eklenir. Bulantı, kusma görülebilir. Karaciğer yetmezliği gelişirse bilinç değişiklikleri gözlenebilir. Hepatit virüslerine bağlı enfeksiyonlarda akut dönemde organ nakli gerektirecek düzeyde karaciğer yetmezliği, hatta ölümle sonuçlanabilen hastalık tabloları gelişebilir. Bu nedenle karaciğeri ve bağışıklık sistemini etkileyen hastalığa sahip olanlar veya buna neden olabilecek ilaç kullanan kanser hastaları, romatizma hastaları gibi kişiler hepatit B açısından risk grubundadır. Ancak tamamen sağlıklı kişilerde de bu virüs bulaştığında akut karaciğer yetmezliğine neden olabilmektedir.”
Virüs taşıyanların aile ve yakınları da test yaptırmalı
Akkoyunlu, Hepatit B virüsünü taşıyan kişilerin aile bireyleri ve yakın çevresinin de hastalık açısından taranması gerektiğini vurguladı. “Tüm toplumun taranması ve bu virüslerle henüz karşılaşmamış kişilere aşı yapılması gerekmektedir” önerisinde bulunan Akkoyunlu, günümüzde Hepatit A ve B aşılarının mevcut olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Bu aşılar aile hekimleri tarafından uygulanabilmektedir. Ülkemizde 2006 yılından itibaren Hepatit B aşılaması 3 doz şeklinde rutin çocukluk çağı aşılarının içerisine dahil edilmiş ve uygulanmaya devam etmektedir. Sağlıklı kişilerde aşılama sonrası bağışıklık durumu için test yapmaya gerek yokken, bağışıklığı düşkün kişilerin test yaptırmasına ve eğer bağışıklık sağlanmadıysa yeniden aşılama yapılması gerekmektedir” dedi.
Kronik enfeksiyonu olanlar dikkat!
“Hepatit B, C ve D virüsü taşıyan kişilerde enfeksiyon kronikleşebilir” uyarısında bulunan Akkoyunlu, bu durumun klinik olarak herhangi bir şikayete neden olmayacağını belirterek “Sıklıkla kan bağışı veya taramalar sırasında saptanabilmektedir. Bu kişilerde enflamasyonun sürekliliği sonucu karaciğer hasarının zamanla ilerlemesiyle siroz hatta karaciğer kanseri gelişebilmektedir. Bu nedenle taşıyıcı dahi olsa Hepatit hastalarının, belirli aralıklarla düzenli olarak kontrollerini yaptırması, hastalığın aktifleştiği dönemlerin yakalanması ve tedaviye erken başlanmasıyla siroz ve karaciğer kanseri gelişim risklerinin önüne geçilebilmesi mümkün olabilecektir” ifadelerini kullandı.
Tedavisi en az 3 yıl sürüyor
Akkoyunlu, Hepatit B virüsüne karşı ilaç tedavisinin mevcut olduğunu söyleyerek “Hastalığın evresine ve kişinin altta yatan hastalık durumlarına göre tedavi süresi en az 3 yıldan başlayıp ömür boyu devam edebilmektedir” diye konuştu.