Lozan Antlaşması’nın 99. yılında Nilüfer Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen, Rumeli ve Balkan Türklerinin bir araya geldiği Büyük Mübadil Buluşması'nın ikinci gününde akademisyenlerin katılımı ile panel düzenlendi. Lozan Mübadilleri Vakfı, Bursa Lozan Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Demirtaş Lozan Mübadilleri Kültür ve DayanışmaDerneği iş birliğiyle düzenlenen Büyük Mübadil Buluşması kapsamındaki panelde, akademisyenler, mübadele dönemini ve mübadillerin, anıları, yaşam tarzları ve kültürlerinden örnekler verdi. Görükle’de yer alan Çağdaş Eğitim Kooperatifi Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen panele Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, geçmiş dönem Nilüfer Belediye Başkanı ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey, Lozan Mübadilleri Vakfı Başkanı Arif Ümit İşler, Bursa Lozan Mübadilleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ali Korkut, Türkiye’nin dört bir köşesinden mübadiller ile mübadil dernekleri başkan ve üyeleri katıldı.
Öğretim Görevlisi Gurbet Gökgöz Bilen, panelde, “Yüzüncü yılın arifesinde Lozan’ın değerlendirilmesi” sunumunda cumhuriyetten günümüze kutlanan Lozan bayramlarını, tarihi meselelerin Lozan’a bakışını nasıl değiştirdiğini paylaşırken, dönemin gazetelerinin manşetlerini süslediği Lozan haberlerine yer verdi. 23 Temmuz 1908 tarihiyle birlikteTürklerin, Türklük bilincinde çok önemli bir aşamaya ulaştığını belirten Bilen, Lozan’ın 1908’den 1935’lere kadar Hürriyet Bayramı olarak kutlandığını söyledi. Lozan’a bakışın ilk anda sulh ve barış olarak görüldüğünü, 1929 yılında İsmet Paşa Günü olarak kutlandığını, 1935’ten sonra ülkenin resmi bayramları netleştirilirken Lozan günleri bunun dışına çıkarıldığını söyleyen Bilen, 1946 ile çok partili yaşama geçilmesiyle birlikte Lozan’a bakışın değiştiğini belirtti. Gurbet Gökgöz Bilen, 1950’de iktidarın değişmesiyle birlikte Lozan bayram olarak kutlanmak yerine, daha çok hürriyetin yıl dönümü anlayışı başladığını, Lozan bayramlarının yasaklamalarla karşılaştığını ifade etti.
Mübadele üzerine çeşitli çalışmaları bulunan Doç. Dr. Hülya Bayrak Akyıldız da, mübadelenin edebiyata yansıması ile biz ve öteki anlatısının kuruluşuna değindi. Mübadeleyle birlikte farklılıkların, Türkiye’yi kültürel açıdan bir yandan fakirleştirirken bir yandan da zenginleştirdiğini söyleyen Akyıldız, Yunanistan ve Türkiye’de göçmenlerin gittikleri ülkenin kültürel yapısına etkilerini paylaştı. Akyıldız, “Mübadele edebiyatı, bir yandan mübadelenin yol açtığı dönüşümleri, acıları, zorlukları yansıtan bir anlatı kurarken bir yandan da mübadelenin olmasına yol açan süreci ve ona yol açan fikir hareketlerini bir anlatıya oturtarak gerçeği bu anlatı içinde şekillendirir. Mübadele romanlarındaki en büyük karşıtlık Türk Müslüman ve Rum Yunan Hristiyan arasında kuruluyor. Bunlar bazen en yakın dostun, sevgilindir bazen de ihanete uğrayan, isyan edendir. Biz ve öteki sabit değil, değişkendir. Amaçları, duyguları, çıkarları benzemeyen iki insan grubu vardır. Özellikle olayların soğumasından sonra bizde, Yunan edebiyatına nazaran insancıl bakış açısı daha fazla. Halklar kardeştir, trajik aşk öyküleri vardır. Her iki tarafta da insanlık, hak bilen, adil olan insanlar ile gaddar olanlar var. Yazarların bakış açısına, dünya görüşüne göre mübadele romanları şekillenmiş” dedi.
Doç. Dr. Mehmet Söylemez de “Türkülerin Göçü” başlıklı sunumunda Kapadokyalı Rumlar üzerinden mübadele öncesi ve sonrasında getirilmiş olan Türkçe şarkı ve türküler, ağıtlar, ninniler ve oyun havaları ile mübadele sonrasında öğrenilmiş Türkçe ve Yunanca şarkılara değindi. Söylemez, bunlara ilişkin arşiv kayıtlarını da katılımcılarla paylaştı. Söylemez, Anadolu kökenli her Rum köyünde, Türkçe konuşan ya da türkü söyleyen insanların gün geçtikçe azaldığını, köylerde artık mübadele türkülerinin söylenmediğini belirtti. Araştırma Görevlisi Saim Örnek de, Niğdeli mübadiller özelinde “Selanik Muhaciri Kimliği ve Mutfak Kültürü”nü ele aldı. Yemeğin üzerinden birçok şeyin çıkarıldığını söyleyen Örnek, bazı toplumların yedikleriyle özdeşleştiğini belirtti. Örnek, “Yemek, topluluklara dair kimlik ve belleğin en görünür olduğu alanlardan biridir. Ben, yemekleri geçmişi hatırlamada bir araç olarak görüyorum. Her gün gündelik hayatta üretilen muhacir yemekleri onların kimliğini ve atalarının geçmişte ne yaşadığını anlatan bir araç” dedi. Araştırma Görevlisi Saim Örnek, mübadillerin ve yerlilerin yemek ve pişirme çeşitlerinden örnekler de verdi. Araştırma Görevlisi Dr. Hasan Münüsoğlu da “Mübadelenin Bellek Mekanları: Anı Evleri ve Müzeler” başlıklı sunumunda, içinde yer aldığı mübadil araştırma projesini paylaştı. Münüsoğlu, Türkiye’deki bazı anı evleri ve müzelerden örnekler vererek, bu mekanların yapıları ve içeriği hakkında bilgiler verdi.
Panelin sonunda söz alan Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, panele katılan akademisyenlere teşekkür etti. Başkan Turgay Erdem, “Geçen yıldan bu yana bir çalışma içindeydik. Çok önemli ve güzel bir buluşma olduğuna inanıyorum. Değerli akademisyenler de buna katkı sağladılar. Geçmişimizi, geleceğimize daha iyi aktarma konusundaki çabalarından dolayı kendilerine teşekkür ediyorum. Gelecek yıl daha büyük bir buluşma gerçekleştireceğimizi umuyorum” diye konuştu.