Katma değer vergisinde ne yapılırsa reform olur?
Yıl 1984. İktidarda Anavatan Partisi ve Başbakan Turgut Özal var. Avrupa Birliği ülke gündemini ağırlıklı şekilde oluşturuyor. Avrupa Birliği vergi sisteminin omurgasını oluşturan “Katma Değer Vergisi” hükümet tarafından ciddi şekilde ele alınıyor. Bizler o yıllarda Maliye Bakanlığı koridorlarında dolaşan genç bir merkez denetim elemanı idik. Katma Değer Vergisi Kanun taslağı öncelikle Bakanlığın Vergi bürokrasisi mutfağında hazırlanıyordu. Dönemin Maliye Bakanı Vural Arıkan Türkiye ölçeğinde tanınan önemli bir vergi uzmanı idi. Alt kadroda yine dönemin önemli bürokratlarından Gelirler Genel Müdürü Altan Tufan bu reformun odağındaki isimdi. Ve onun yardımcıları bugün kamuoyunun yakından tanıdığı Zekeriya Temizel ve Kemal Kılıçdaroğlu bu süreçte devrede oldular. Tabii ki kamuoyunun fazla tanımadığı yüzlerce kamu görevlisi Katma Değer Vergisinin kanunlaşma sürecinin mutfağında görev yaptılar. Bu detayları şu nedenle anlatıyorum. Ülkemizin o dönemde uyguladığı yaklaşık 40 yıldır ciddi bir değişikliğe uğramamış ve de verimli olmayan bir vergi sisteminden Avrupa Birliği uyumu çerçevesinde ülkemiz yeni ve modern bir vergi sistemine geçiş yapıyordu. Reformun adı Katma Değer Vergisi idi.
Katma Değer Vergisi Kanunu uzun görüşmelerden sonra TBMM ‘de 26.10.1984 tarihinde kabul edildi. O gün ilginç bir tesadüf Başbakan Özal tarafından çeşitli gerekçeler ile istifası istenilen Maliye Bakanı Vural Arıkan istifa etmemekte direnince görevinden azledildi. Yani KDV Kanununun mecliste kabul edildiği gün Maliye Bakanının görevinden azledildiği ve yerine Ahmet Kurtcebe Alptemoçin’in yeni Maliye Bakanı olarak göreve başladığı gün olarak kayıtlarda yerini aldı. KDV Kanunu 1.1.1985 tarihi itibariyle de yürürlüğe girdi. Kanununun temel özelliği verginin indirim mekanizmaları kullanılarak yansıtılabilmesi idi. Bir başka anlatımla vergi yükü bu sistemde genel prensip olarak ithalatçı, sanayici veya ticaret erbabı üzerinde değil nihai tüketici üzerinde kalmasıdır. Bu vergi devreye girmeden önce çeşitli üretim ve ticaret ortamında alınan 8 ayrı vergi (Gider Vergileri) kaldırıldı. Genel KDV oranı yüzde 10, Temel gıda maddeleri satışında ise sıfırdı.
***
KDV İLE 37 YILLIK BİRLİKTELİK
Katma Değer Vergisi tam 37 yıldır uygulamada. İlk yıllarda toplam vergi gelirlerinin yüzde 25’i olarak öngörülen KDV hasılatı ileriki yıllarda hep yükselerek bugün itibariyle vergi gelirlerimizin yüzde 34’ü seviyelerine kadar ulaştı. Çok iyi bir belge düzeninin uygulanmasını gerektiren KDV sistemi zaman içerisinde birçok uygulama ile desteklendi. Ücretlilere vergi iadesi, KDV tevkifat sistemi, müteselsil sorumluluk, KDV iadelerinin hızlandırılmış sistem üzerinden ve indirimli teminat uygulamaları ile yürütülmesi ve Risk Analizi gibi sistemler devreye alındı. Özel kanunla yetki ve sorumlulukları düzenlenen Yeminli Mali Müşavirlik meslek mensuplarının tasdik raporları ile uygulama desteklendi.
Zaman içerisinde çok sayıda kurum ve işlem Muafiyet ve İstisna olarak kanunda yer aldı. Kanunda 50‘nin üzerinde değişiklik yapıldı. Yasanın sistematiği gereği İstisna ve muafiyetler arttıkça KDV iadesi miktarları da artmaya başladı. Kanunda özellikle engel bir durum yok ise müşterisinden istisna ya da oran indirimi nedeniyle KDV tahsil edemeyen tüm firmalar girdilerindeki KDV yükünden arınmak için KDV iadesi talep etmeye başladılar. Diğer taraftan ise belge düzeninin düzgün gitmesi gerekirken kayıt dışı ticari muamelelerin oranında maalesef eksilme olmadı. Bu durum vergi mükellefleri arasında büyük bir adaletsizlik yaratmasının yanında yapılan vergi iadelerinde de aşırı kontrollü bir sürece girildi. Örneğin bir firmanın bir dönemdeki KDV iade talebi Yeminli Mali Müşavir tarafından tüm yasal yükümlülükler ve genel kabul görmüş denetim ilkelerine göre denetlenerek şirketin alması gereken KDV iade rakamı tespit ediliyor. Bu çalışma sırasında Yeminli Mali Müşavir yasaların kendine tanıdığı tüm inceleme ve araştırma yetkilerini kullanıyor. Düzenlenen tasdik raporu vergi dairesine teslim ediliyor. Normal prosedüre göre rapor usul eksikliği var mı diye kontrol edilip hızlı şekilde iade işleminin tamamlanması gerekirken maalesef uygulama böyle olmuyor. Rapor alındıktan sonra memur, şef, müdür yardımcısı ve Müdür raporu uzun sürelerde inceliyorlar. Aslında Müdür dışındaki yapılan incelemeler mevzuata uygun değil. Her biri uzmanlık isteyen konularda dahi fikir beyan ediyor ve yeni bilgi belgeler istiyorlar. Hepsi tamamlanıyor. Fakat bu kez de vergi dairesinin üst birimi olan Vergi dairesi başkanlığındaki inceleme süreci başlıyor. Burada da Vergi dairesi Müdürünün onay verdiği rapor yeniden bir memur tarafından inceleniyor. Sonra Grup müdürü ve nihai olarak Vergi Dairesi Başkanının imzası ile süreç tamamlanıyor. Bu arada olan KDV iadesi bekleyen firmaya oluyor. Alınamayan iadenin finansman maliyetini firma yansıtamıyor.15 günde yapılacak işlem bazı durumlarda 8-9 ay sürebiliyor. Vergi dairesi bu süre aşımını mükellef nezdinde belge bilgi beklemede geçtiğini söyleyerek izah etmeye çalışıyor. Hâlbuki kanunla yetkilendirilen ve yeterlilikleri ciddi sınav ve şartlarla oluşturulmuş Yeminli Mali Müşavirler yazdıkları tasdik raporlarının sonuçlarından müteselsil olarak sorumludurlar. O raporların idarede yeniden incelenmesi sistemi anlamsız hale getirmekte zaman ve iş kaybına neden olmaktadır.
***
VERGİLEMEDE BÜYÜK RESİM SÜRDÜRÜLEBİLİR Mİ?
Yukarıda anlatmaya çalıştığım hassasiyetlerin temelinde KDV sisteminin güvenli bir zeminde uygulanmaması durumu vardır. Satış ve maliyet rakamlarının fiili durumla uyumlu olmaması temel sorundur. Fiili durum ile belge düzeninin paralel gitmesinin sağlanması ile KDV sisteminin başarısından söz edilebilir. Bu başarılamayınca yurtiçi işlemlerden elde edilen KDV miktarı bütçe içerisinde sürekli oran olarak azalmakta buna karşın ithalatta alınan KDV miktarları ise sürekli yükselmektedir. Şu andaki veriler toplam tahsil edilen KDV’nin 2/3’sinin İthalde Alınan KDV den oluştuğunu göstermektedir. Yani yurt içi KDV uygulamalarında ciddi bir eksiklik derhal göze çarpmaktadır. Türk Vergi Sisteminin dünyadaki gelişmiş ülke ekonomilerindeki vergileme yapısındaki Dolaylı/Dolaysız vergi eşitliği özelliğini 40 yıldır başaramadığını biliyoruz. Ülkemizde toplam vergi gelirleri içerisinde Dolaylı vergilerin oranının hala yüzde 65’ler de olması, sistemi ne kadar adaletsiz bir zeminde götürdüğümüzün de bir işaretidir. Yani zengin ya da fakir tüm gelir düzeyindeki vatandaşlar olarak harcamalarımızda aynı oranda dolaylı vergi ödediğimiz gerçeğini bir türlü değiştiremedik. Vergi sistemimizin topluca rehabilitesinin nasıl olacağı konusu, vergiciliği de aşan boyutları olan kapsamlı bir konudur. Bu yazının kapsamı KDV Kanununda değişikliklerin konuşulduğu şu günlerde yıllardır içi boşaltılmış olan reform kavramına uygun bazı katkılar sunabilmekten ibarettir. Şu başlıklar üzerinde çalışılmasını önermekteyim.
- Yeni kurulan işyerleri, faaliyeti sınırlı firmalar, zarar eden işyerleri gibi ticari katma değer henüz oluşturamamış firmaların belirli büyüklüğün üzerindeki fatura düzenleme yetkileri sınırlandırılmalıdır. Ticari katma değer oluşturma süreçleri izlenmeli ve zaman içerisinde fatura düzenleme yetkileri normalleştirilmelidir. Şu anda bu durumdaki işletmelerin milyonlarca liralık fatura düzenlemelerinin önünde pratikte bir engel bulunmamaktadır.
- İşçilik ve mesleki faaliyet nedeniyle yüksek kar marjı ve ödenecek KDV çıkan firmaların maliyet oluşumları düzenli şekilde izlenmelidir. Sorunlu fatura girdileri bu ortamlarda oluşabilmektedir.
- Müşterilerine belgesiz ya da sınırlı belge düzenleyen firmaların kaydi stoklarında yer alan emtiaların başka firmalara fatura edilmesi. Maalesef bu durumda uygulamada yaygın gözüküyor.
- Transfer Fiyatlaması da denilen düşük fiyatlı faturalama işleminin emsal fiyat kriterlerinin sağlıklı oluşturulamaması,
- KDV Kanununda yer alan Muafiyet ve İstisnaların radikal şekilde daraltılması, oluşacak hassasiyetlerin ekonomik ve sosyal bütçe kalemleri ile giderilmesi,
- KDV ‘de İngiltere uygulaması gibi “Devreden KDV’nin her ay iade edilmesi” sisteminin belge düzenini tam oturtmadan yapılmasının ciddi sorular doğurabileceği,
- KDV oranlarındaki farklılıkların giderilerek bu gerekçeden kaynaklanan KDV iade ortamının ortadan kaldırılması,
- İhracat yapan sektörlerin geçmiş yıllar katma değer (karlılık) rakamları incelenerek ihracat bedelinin belirli bir oranının doğrudan ihracatçıya avans şeklinde teminatsız olarak ödenmesi ve vergi idaresinin belge incelemelerinin sonradan yapılarak iade rakamlarının kesinleştirilmesi,
- Enflasyon kaynaklı karların vergilendirilmemesi için gerekli hukuki altyapının hazırlanması
Yukarıdaki önerilerin vergi idaresi ve vergi denetimi başlıklarında çoğaltılması mümkün. Ancak ekonomideki süreçlerin, sosyal politikaların, enflasyon ile ülkenin tasarruf ve yatırım ihtiyacının vergileme kararlarını her dönemde etkilediği gerçeği de unutulmamalıdır. Sonuç itibariyle sağlıklı işleyen bir vergi sistemi ülkede gelir dağılımı adaletini sağlar, vergisini ödeyen vatandaşın verginin nereye harcandığını sorma hakkı oluşur. Ve ülkenin ekonomisinin finansmanı tabana yayılmış vergi ödemelerimizle oluşacak öz kaynaklarla sağlanır. Devletimiz borçlanmaz, daha öz güvenli politikalar üretebilir. Her alanda istikrar oluşur. Mükellefler vergilerini tam verdikleri için oluşacak istikrar ortamından dolayı daha büyük kazançları oluşur.
Tabii ki bu bir duruşu, güven ortamını, adaletli davranmayı ve iyi organize olmuş dost bir vergi bürokrasisini gerektirmektedir. Bu yapı mükelleflerin vergi uyumunu hızla artıracaktır.
İmsak | 06:23 | ||
Güneş | 07:51 | ||
Öğle | 12:55 | ||
İkindi | 15:26 | ||
Akşam | 17:49 | ||
Yatsı | 19:12 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Galatasaray | 11 | 31 |
2. Fenerbahçe | 12 | 29 |
3. Samsunspor | 12 | 25 |
4. Eyüpspor | 13 | 22 |
5. Beşiktaş | 11 | 21 |
6. Göztepe | 11 | 18 |
7. Sivasspor | 12 | 17 |
8. Başakşehir | 12 | 16 |
9. Rizespor | 12 | 16 |
10. Gaziantep FK | 12 | 15 |
11. Kasımpasa | 12 | 14 |
12. Konyaspor | 12 | 14 |
13. Antalyaspor | 12 | 14 |
14. Trabzonspor | 11 | 12 |
15. Kayserispor | 12 | 12 |
16. Bodrumspor | 12 | 11 |
17. Alanyaspor | 11 | 10 |
18. Hatayspor | 11 | 6 |
19. A.Demirspor | 11 | 2 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Kocaelispor | 12 | 25 |
2. Bandırmaspor | 12 | 24 |
3. Erzurumspor | 12 | 22 |
4. Karagümrük | 12 | 21 |
5. Igdir FK | 12 | 21 |
6. Boluspor | 13 | 21 |
7. Ankaragücü | 12 | 19 |
8. Ahlatçı Çorum FK | 12 | 19 |
9. Keçiörengücü | 13 | 18 |
10. Şanlıurfaspor | 13 | 18 |
11. Ümraniye | 13 | 18 |
12. Pendikspor | 13 | 18 |
13. Esenler Erokspor | 12 | 17 |
14. İstanbulspor | 13 | 17 |
15. Manisa FK | 13 | 17 |
16. Gençlerbirliği | 12 | 15 |
17. Amed Sportif | 12 | 14 |
18. Sakaryaspor | 12 | 13 |
19. Adanaspor | 12 | 7 |
20. Yeni Malatyaspor | 13 | -3 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Liverpool | 11 | 28 |
2. M.City | 11 | 23 |
3. Chelsea | 12 | 22 |
4. Arsenal | 11 | 19 |
5. Nottingham Forest | 11 | 19 |
6. Brighton | 11 | 19 |
7. Fulham | 11 | 18 |
8. Newcastle | 11 | 18 |
9. Aston Villa | 11 | 18 |
10. Tottenham | 11 | 16 |
11. Brentford | 11 | 16 |
12. Bournemouth | 11 | 15 |
13. M. United | 11 | 15 |
14. West Ham United | 11 | 12 |
15. Everton | 11 | 10 |
16. Leicester City | 12 | 10 |
17. Ipswich Town | 11 | 8 |
18. Crystal Palace | 11 | 7 |
19. Wolves | 11 | 6 |
20. Southampton | 11 | 4 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Barcelona | 13 | 33 |
2. Real Madrid | 12 | 27 |
3. Atletico Madrid | 13 | 26 |
4. Villarreal | 12 | 24 |
5. Osasuna | 13 | 21 |
6. Athletic Bilbao | 13 | 20 |
7. Real Betis | 14 | 20 |
8. Real Sociedad | 13 | 18 |
9. Mallorca | 13 | 18 |
10. Girona | 13 | 18 |
11. Celta Vigo | 13 | 17 |
12. Rayo Vallecano | 12 | 16 |
13. Sevilla | 13 | 15 |
14. Leganes | 13 | 14 |
15. Getafe | 14 | 13 |
16. Deportivo Alaves | 13 | 13 |
17. Las Palmas | 13 | 12 |
18. Valencia | 12 | 10 |
19. Espanyol | 12 | 10 |
20. Real Valladolid | 14 | 9 |