Çocukken çakmak taşı satardım!

MÜSİAD üyelerinin katılımıyla gerçekleşen toplantıda konuşan işadamı ve sanayici Hüseyin Özdilek çalışma hayatından kesitler anlatarak tecrübe paylaşımında bulundu. Özdilek, çalışma hayatına erken yaşta başladığını belirtirken, “Çocuklukta pazar yerlerinde çakmak taşı satardım. 5 kutu çakmak taşını 2,5 liradan alır 5 liradan satar, 12,5 lira para kazanırdım. Ticaretin ne kadar kazançlı olduğunu o yıllarda gördüm. Ortaokul yıllarında da su ve gazoz sattım. İnsanların alacağı üç tane terbiye vardır. Birincisi aile terbiyesi, ikincisi teorik bilgiler ile okul terbiyesi üçüncüsü de hangi mesleği seçerse seçsin pratik bilgilerle iş terbiyesidir. Hayat mücadele değil, mücadele hayattır. Bu nedenle iş beğenmemezlik yapmamak lazım” dedi.

“MUTLULUK LÜKSTE DEĞİL”

Sözlerinin devamında “Mutluluk lükste değildir, mutluluk elinizdeki değerlerin kıymetini bilmektedir” diyen Özdilek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Neydim, ne oldum, ne olacağım konusu hiç akıldan çıkmamalıdır. Ne iş yaparsanız yapın işi iyi gözlemleyin. Yapılan işin en iyisi yapılmalı ama kendiniz ile barışık olmalısınız. Verimli çalışmayı sağlayamayan bir işletme ürettiği mal veya hizmeti rakibinden daha pahalıya mâl eder. Müşteri sizden aldığı malın kalitesini rakibinizin malından daha iyi görmediği müddetçe siz marka olamazsınız. Marka olmanın temelinde dürüstlük, kurumsallaşma, birlikte çalıştığınız arkadaşlarınızın maaşlarını gününde ödemek yatar. Bütçe hazırlamak konusu da ihmal edilmemeli, gelir ve gidere, harcamalara dikkat edilmeli, ayrıca gelirlerin bir kısmı da biriktirilmelidir. Ayrıca kazanç kayıt dışı olmamalı, her şey kayıt içinde tutulmalı.”

“PLANLI ÇALIŞMALIYIZ”

Ekonomik değerlendirmelerde de bulunan Hüseyin Özdilek, “Zaman su gibi akıp gidiyor. Bizden sonraki nesillere daha güzel bir Türkiye bırakmak için sanayide tarımda ve hizmet sektöründe kurumsallaşmış işletmeler lazım. Bunları sürdürülebilir bir şekilde yapmadığımız zaman dünya ekonomisinden aldığımız yüzde 1’lik payı artıramayız. Kalkınmanın bir ekonomik savaş olduğunu ve bu savaşı kazanmanın da planlı çalışmadan geçtiğini hepimiz bilmeliyiz. Üretim vergi demektir. Bizde toplanan vergilerin yüzde 35’i kayıt içindeki direk gelirden, yüzde 65’i endirekt vergilerden elde ediliyor. Endirekt vergi adaletsiz vergi demektir, yani parası olan da olmayan da benzine aynı vergiyi veriyor. Dolayısıyla kayıt içinin artması, gayri safi milli hasılanın gelişmesi, kayıt içindeki vergilerin çoğalmasına bağlıdır” dedi.

REKABET ÖNEMLİ

Kendi yaşamından kesitler paylaşarak konuşmasına devam eden Özdilek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Özdilek, “İş yaşamında rekabet de önemlidir. Yakın rakibin olması size kendinizin nasıl olduğunuzu görme, kendinizle ilgili değerlendirme yapma imkanı sağlar. Biz de Ahmet Zorlu ve Zeki Zorlu ile çok yakın arkadaşız ama bazı işlerde de rakibiz. Birbirimizin nerede olduğumuzu görmek ve kendimizi değerlendirmek kadar güzel bir şey yok. Rakipten korkmayın, rakip sizi, siz de rakibi terbiye edersiniz” şeklinde konuştu.

Konuşmasının ardından MÜSİAD Üyelerinin çeşitli sorularını da cevaplandıran Özdilek, “İkinci kuşağı yetiştirmek için onların seviyesine inmek, onları dinlemek ve konuları onların bakış açısından da değerlendirebilmek, onlara da yetki ve sorumluluk verebilmek gerekir” dedi. Özdilek bir başka soruya verdiği cevapta ise, 3 bin büyükbaş, 12 bin de küçükbaş hayvan yetiştirdiklerini, ileride süt inekçiliği yapacaklarını söyledi. Türk tekstilinin geleceği ile ilgili soruya cevap verirken de, “Mukayeseli üstünlükler teorisine göre ucuz maldan emek yoğun mallardan teknoloji yoğun ürünlere geçmemiz ve bizim o teknolojiyi de yakalamamız lazım. Ama en önemlisi tekstilde dünya markalarımızın çoğalması lazım” şeklinde konuştu. (Kaynak: MÜSİAD Bursa)