Uzun süre çözülemeyecek rusya denklemi...
ABD Başkanı Biden, NATO zirvesinin hemen ardından Brüksel’deki Avrupa Konseyi’nde Avrupa Birliği Liderler zirvesine katıldı. Putin’in “NATO’yu bölmeye çalıştığı” iddialarını yineleyen Biden, “Putin, ABD ile birlik halinde olan 30 ülkeyle baş etmektense 30 Bağımsız ülkeyle baş etmeyi tercih eder” dedi. Biden, sadece NATO değil, Avrupa Konseyi ve G7 ülkeleriyle bir bütün olarak Avrupa’nın Birliğinin çok önemli olduğunu da ifade etti.
Rusya Savunma Bakanlığı, 24 Şubat’ta Ukrayna’ya başlattığı operasyonunun üzerinden geçen bir aylık değerlendirmesinde; “Ukrayna’ya yönelik operasyonun birinci ayı başarıyla tamamlanmıştır.” şeklinde bir açıklama yaparken; Rusya Genelkurmay Başkanlığı Ana Hareket Dairesi Başkanı Rudskoy; “Ukrayna Hava kuvvetleri ve hava savuma sisteminin neredeyse tamamının imha edildiğini” savaşta, “Ukrayna Ordusundan 14 Binden fazla askerin öldüğünü, yaklaşık 16 bin askerin yaralandığını, kendi askerlerinden de bin 351’inin öldüğünü, 3 bin 825’inin de yaralandığını” sözlerine ekliyordu.
***
YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI MI?
Peki, bu durumlara gelene kadar neler oldu?
Ukrayna, bağımsızlık ilanını izleyen 30 yıl içinde büyük ekonomik, siyasal ve askeri sarsıntılar geçirdi. Bu süreçte lafta Ukrayna’nın tarafsızlığını vurgulayan Atlantik ittifakı ve Rusya, Ukrayna’ya sürekli müdahalelerde bulundu. Rusya, Batı yanlısı siyasileri zehirleme de dâhil olmak üzere mutat yöntemlere başvurdu; Donbas ve Luhansk sorunlarına diplomatik bir çözüm aramak yerine milisleri örgütleyerek ve ağır silah sevk ederek iç savaşı tetikledi. Kırım’ı ilhak etti. Almanya ve Fransa liderliğindeki AB, insani bedeli giderek katlanan, on binlerce insanın hayatına mal olmuş krize esasa dair bir çözüm aramaktan ziyade Rus gazının sorunsuz ve makul bir maliyetle AB’ye akmasını önceleyen ‘dondurma’ politikaları geliştirme yoluna gitti. Önceleri, Ukrayna’nın AB’nin “yumuşak gücü” ile Batının bir parçası haline getirilmesi planına sadık kalan ABD, özellikle de Kırım’ın İlhakının ardından Ukrayna’ya silah yardımına başladı.
Rusya, dünyanın dört bir coğrafyasında Atlantik ittifakının gücünü test ediyor, bunun ötesinde Atlantik ittifakı üyesi ülkelerle iki taraflı anlaşmalar yoluyla ittifakın bütünlüğünü sorgulatan girişimlerden bulunuyordu. SSCB’nin eski hinterlandında, Atlantik ittifakının yumuşak gücünün tökezlediği ülkelerde siyasi operasyonlar yapıyor, Suriye ve Libya gibi kadim müttefiki olan ülkelerde doğrudan veya Wagner paralı askerleri yoluyla dolaylı olarak savaşa müdahil oluyordu. “İslamcı terörizme karşı savaş” teması, Libya ve Suriye’de benzersiz bir Batı desteği de sağlamıştı.
Ukrayna savaşının patlak vermesinin ardından başta Rusya’ya yaptırımlar konusunda ölçülü davranan, hatta bazı Rus bankalarının SWIFT sisteminden çıkarılması konusunda epey ayak direyen Avrupa ülkeleri birden çıtayı yükseltmeye başladı. Avrupalılar, Rusya’ya ve Rusya Federasyonu yurttaşlarına, daha ötesi Çaykovski, Dostoyevski gibi dünyaya mal olmuş Rus kökenli değerlere yönelik geniş bir yaptırımlar manzumesini hayata geçirdi. Dahası “altmış yılı aşkın bir süredir Avrupa'da barış ve uzlaşma, demokrasi ve insan haklarının ilerlemesine katkıda bulunduğu” gerekçesiyle “2012 yılında Nobel Barış Ödülü” almış olan AB, Ukrayna’ya 500 milyon avro tutarında askeri yardım yapmaya karar verdi. Bunun hemen ardından, AB ülkeleri, Ukrayna’ya silah göndermeye başladılar. Rus tehdidine karşı silahlanmaya ayıracakları kaynakları büyük oranda artırmaya karar verdiler. Sözgelimi Almanya sadece 2022 yılı için silahlanmaya ek 100 milyar avro ayıracaktı. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri gündeme geldi. Hatta Finlandiya, İsveç’in aksine bu konuda somut adımlar atmaya karar vermiş görünüyordu.
***
HEM RUS GAZI, HEM AB ÜYELİĞİ
AB ülkeleri, Rus gazına bağımlılığın sona erdirilmesi için ortak enerji politikasının önemini yeniden gündeme getirmeye başladı. Rusya birkaç gün içinde şirketlerinin başında bir Alman şansölyesinin bulunduğu (Gerhard Schröder) bir iş ortağından, Soğuk Savaşı anıştıran bir kamplaşmanın karşı kutbunda yer alan bir düşmana dönüşüverdi. İşgalden sonra Batı medyası yeni rolüne çok kolay uyum sağladı. Sözgelimi İngiltere’nin güvenilir ve ciddi medya kuruluşuna göre “Ukrayna, Yahudi bir Cumhurbaşkanının yönettiği” enerjik bir demokrasiydi. Savaş yıllarında, Batının Ukrayna’da sadece Batı yanlısı siyasilere yumuşak destek vermekle kalmadığı, ülkede zaten sağlam kökleri olan Azak Taburu gibi faşist örgütlenmelerin Turuncu Devrim ve özellikle de Haysiyet Devriminde milis olarak kullanıldığı ve silah ve teçhizat olarak desteklendiği gerçeği örtbas edildi. Örtbas edilen bir başka gerçek ise Ukrayna’nın ağır ekonomik ve siyasi krizler yaşadığı dönemde, yolsuzluk, belirsizlik ve gazın başındaki büyük patron Rusya’yı incitmeme vb. gerekçelerle AB’den gerçek bir ekonomik destek alamaması ve AB’nin “barış ve uzlaşma, demokrasi ve insan hakları” ilkeleriyle örtüşen bir politika geliştirmemiş olmasıydı. Ukrayna’nın 30 yıla yayılan krizleri, halının altına süpürüldü ve insani bedel hiçe sayıldı. Ukrayna merkezi hükümetinin, faşist milisleri aracılığıyla Donbas ve Luhansk’taki insanlığa karşı suçları gündem bile olmadı. Faşist örgütlenmelerin, Ukrayna’da ırkçılık ve yayılmacı milliyetçiliğe dayalı saldırganlığı görmezden gelindi.
AB’nin Ukrayna’ya yönelik “bir gün Avrupa ailesinin eşit ve müreffeh bir üyesi olacağı” vaatleri boştu. Ukrayna, Rus boru hatlarına ev sahipliği yapan ve bir şekilde istikrarlı olması gereken bir ülkeydi. Avrupa ilkelerinin burada geçerli olması gerekmiyordu. Başka bir deyişle, ‘İngiliz Medyası’nın enerjik demokrasi dediği rejim aslen yolsuzluk ve hukuksuzluk içinde otokratik bir rejimdi. Rus gazının istikrarlı ve ekonomik olarak AB’ye akması yeterliydi.
Bugün dünyanın dört bir yanındaki halklar Rusya ile Batı arasında yeni bir Soğuk Savaşın başladığına inandırılmaya çalışılıyor. Özellikle de bir şekilde Rusya ile sınırdaş olan veya sorun yaşayan Polonya, Finlandiya, Baltık ülkeleri ve Japonya gibi ülkelerde ama aynı zamanda Almanya gibi merkez ülkelerde bunun toplumsal bir histeriye dönüştüğüne ilişkin belirtiler de var. Hatırlayanlarınız vardır; Özel kanallı Tv’ler yeni çıktığında yayınlanan “kıyamet gününe hazırlık” yapan Amerikalıların akıl almayacak hazırlıklar ile yiyeceklerini böceklerden sağlayabilecekleri stoklarına kadar abartılmış kurgular olduğunu düşünen kesimler vardı. Ben de dâhil olmak üzere, izledikçe yapılan hazırlıkların ve her şeyden önce bu hazırlıkları yapan kafanın nasıl bir kafa olduğunu kendi kendime sorgularken hayretler içinde kaldığımı hatırlarım. Çok uzak olmadan bunları yaşayacak olmanın düşüncesi buradaki insanlar için oldukça yakın görünmekle birlikte korkutucu tarafının varlığı gerçeklerden kaçmayı ne yazık ki sağlamıyor. Nükleer çağın başlamasıyla birlikte Rus atom bombasına karşı, çiftliğinde özel sığınaklar inşa eden paranoyak ruh Avrupa’ya da sirayet etmiş görünüyor. Sığınaklar, nükleer serpinti battaniyeleri, iyot hapları yok satıyor. Batı medyasına hâkim olan hava, Rusya’nın bir süredir atalete giren Batı ülkeleri ve NATO’yu kış uykusundan uyandırarak yeniden ittifak ruhunu canlandırdığı yönünde. Her ne kadar göçmen krizini ve ağır ekonomik yaptırımların Avrupa halkları üzerindeki etkisini dile getirerek bu çılgınlığa son verilmesi gerektiğini söyleyen sesler olsa da bunlar çok cılız, pek kulak veren de yok.
***
HER YERDE OLABİLECEK BİR “RUSYA” YOK ARTIK…
Bugün tüm veriler, özellikle de Ukrayna’ya yapılan askeri yardımın niteliği, Ukrayna’nın net bir zafer kazanmasından ziyade Rusya’nın nihayetinde pes edeceği uzun soluklu bir yıpratma mücadelesine hazırlanıldığını gösteriyor. Bunun esasa dair bir göstergesi de ABD ve tek tek NATO ülkelerinin Rusya ile sözgelimi kitle imha silahları kullansa bile savaşmayacaklarını defalarca dile getirmeleridir. NATO’nun Ukrayna üzerinde uçuşa yasak bölge uygulamayacağını açıklaması da bu yönde değerlendirilebilir.
Rusya’ya diz çöktürmeyi amaçlayan bu stratejinin tüm dünyayı etkileyecek sonuçları olmasını bekleyebiliriz. Örneğin, Rusya’nın, verili koşullarda Ukrayna ile eşzamanlı olarak dünyanın dört bir yanındaki ama esas olarak da Libya, Sahra Altı ülkeleri ve Suriye’deki askeri operasyonlarına devam etmesi pek mümkün değil. Bu durum, AB ve NATO’nun geri çekilirken geride bildik diktatörleri nöbetçi bırakma politikası ile birlikte düşünüldüğünde bölgede çarpıcı bir etki yaratabilir. Belki, Rusya gibi bir denge unsurundan yoksun kalan Türkiye, Atlantik politikalarına daha yakın davranmak durumunda kalabilir. Atlantik ittifakı bu konuda Türkiye’de kendisine pek hevesli muhataplar da bulabilir. Öte yandan, Türkiye Suriye, Irak, Libya’da “rahat” bırakılabilir. Kürtler, önemli bir müttefiklerini yitirebilir. ABD ve Türkiye karşısındaki siyasi güçleri kısıtlanabilir.
Öte yandan, Ukrayna savaşı tek başına NATO ittifakı içindeki sorunları, ABD ve AB gerilimini gideremeyebilir. NATO’nun ittifak ruhunu zehirleyen esas unsur, bir dış düşman yokluğu değil bazı üyelerin ulusal çıkar ve tehdit algısının değişmesi, NATO ve genelde ittifak içindeki konumlarını yeterli veya eskisi kadar vazgeçilmez görmemesi ve diğer üyelerin yeni bir hiyerarşik düzenlemeye karşı mevcut konumlarını korumak istemeleridir. Sadece Rusya’yı değil, Rusya’yı burada boğmaya çalışanları da ağır bir şekilde yıpratma potansiyeli bulunuyor. Ama daha önemlisi, dünya halklarının barış içinde bir arada yaşama ve insanlığın ortak sorunlarına sinerjik çözümler geliştirme iradesinin ne durumda olduğunu gösteriyor.
ABD’nin hegemonik üstünlüğünü yitirmeye başlaması daha demokratik ve insanlığın ortak çıkarlarını önceleyen, hegemonik değil katılımcı ve dayanışmacı olan yeni bir dünya düzeni arayışı ile sonuçlanacak gibi görünmüyor. Dünya ülkeleri, milyonlarca insanın ölümüne, büyük kıtlıklara, doğa felaketlerine, on binlerce türün neslinin tükenmesine neden olması muhtemel yaklaşan iklim krizine karşı insanlık adına bir araya gelmek yerine, birbirlerine karşı üstünlük kurma mücadelesine girişmiş gibi görünüyor.
İmsak | 06:23 | ||
Güneş | 07:51 | ||
Öğle | 12:55 | ||
İkindi | 15:26 | ||
Akşam | 17:49 | ||
Yatsı | 19:12 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Galatasaray | 11 | 31 |
2. Fenerbahçe | 11 | 26 |
3. Samsunspor | 12 | 25 |
4. Eyüpspor | 12 | 22 |
5. Beşiktaş | 11 | 21 |
6. Göztepe | 11 | 18 |
7. Sivasspor | 12 | 17 |
8. Başakşehir | 11 | 16 |
9. Kasımpasa | 12 | 14 |
10. Konyaspor | 12 | 14 |
11. Antalyaspor | 12 | 14 |
12. Rizespor | 11 | 13 |
13. Trabzonspor | 11 | 12 |
14. Gaziantep FK | 11 | 12 |
15. Kayserispor | 11 | 12 |
16. Bodrumspor | 12 | 11 |
17. Alanyaspor | 11 | 10 |
18. Hatayspor | 11 | 6 |
19. A.Demirspor | 11 | 2 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Kocaelispor | 12 | 25 |
2. Bandırmaspor | 12 | 24 |
3. Erzurumspor | 12 | 22 |
4. Karagümrük | 12 | 21 |
5. Igdir FK | 12 | 21 |
6. Ankaragücü | 12 | 19 |
7. Ahlatçı Çorum FK | 12 | 19 |
8. Boluspor | 12 | 18 |
9. Şanlıurfaspor | 12 | 18 |
10. Ümraniye | 13 | 18 |
11. Pendikspor | 13 | 18 |
12. Manisa FK | 12 | 17 |
13. Esenler Erokspor | 12 | 17 |
14. Keçiörengücü | 12 | 15 |
15. Gençlerbirliği | 12 | 15 |
16. İstanbulspor | 12 | 14 |
17. Amed Sportif | 12 | 14 |
18. Sakaryaspor | 12 | 13 |
19. Adanaspor | 12 | 7 |
20. Yeni Malatyaspor | 12 | -3 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Liverpool | 11 | 28 |
2. M.City | 11 | 23 |
3. Chelsea | 11 | 19 |
4. Arsenal | 11 | 19 |
5. Nottingham Forest | 11 | 19 |
6. Brighton | 11 | 19 |
7. Fulham | 11 | 18 |
8. Newcastle | 11 | 18 |
9. Aston Villa | 11 | 18 |
10. Tottenham | 11 | 16 |
11. Brentford | 11 | 16 |
12. Bournemouth | 11 | 15 |
13. M. United | 11 | 15 |
14. West Ham United | 11 | 12 |
15. Leicester City | 11 | 10 |
16. Everton | 11 | 10 |
17. Ipswich Town | 11 | 8 |
18. Crystal Palace | 11 | 7 |
19. Wolves | 11 | 6 |
20. Southampton | 11 | 4 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Barcelona | 13 | 33 |
2. Real Madrid | 12 | 27 |
3. Atletico Madrid | 13 | 26 |
4. Villarreal | 12 | 24 |
5. Osasuna | 13 | 21 |
6. Athletic Bilbao | 13 | 20 |
7. Real Betis | 13 | 20 |
8. Real Sociedad | 13 | 18 |
9. Mallorca | 13 | 18 |
10. Girona | 13 | 18 |
11. Celta Vigo | 13 | 17 |
12. Rayo Vallecano | 12 | 16 |
13. Sevilla | 13 | 15 |
14. Leganes | 13 | 14 |
15. Getafe | 14 | 13 |
16. Deportivo Alaves | 13 | 13 |
17. Las Palmas | 13 | 12 |
18. Espanyol | 12 | 10 |
19. Real Valladolid | 14 | 9 |
20. Valencia | 11 | 7 |