Bir iştirak alanı olarak yaşam da insanın en büyük problemi zaman olgusu. Dün, bugün veya yarın bağlarında zaman, beşerin en temel çıkmazı. Bireyin hayatına eşlik eden para, sağlık, huzur, mutluluk gibi pratikler, her ne kadar somut göstergeler sanılsa da aslında soyutturlar. Hizmet ettikleri tek bir şey ise zamandır. Ne var ki bu hizmetin karşılığında insanın kazanımı ise yokluktur. Var olduğumuz andan yaşadığımız her bir aksiyona kadar zamana zorunlu ve içkin olan bizlerin, zamana aşkın düşüncüleri en büyük acılarımızın kaynağını oluşturmaktadır. Bu belki insanın bir handikabı olarak düşünülebilir ancak insan, zamana bilinçli katılımı ile insandır. Bu durumu şu güncel örnekle anlatmak daha anlaşılır olmasını sağlacaktır. Şu kırmızı ışıkta bekleyen köpek videosunu görmüşsünüzdür. Hani herkesin “bakın şu köpek kadar akıllı olamıyoruz” diye boş cümleler ile savunduğu video ve türevleri... Efendim, Avrupa’da sormuşlar “Dağ başında, araba gelmediğini görüyorsunuz, ama size kırmızı ışık yanıyor, geçer misiniz? Onlarda neden geçelim?” demiş. Bizim ülkemizde sormuşlar, “neden geçmeyelim?” demişiz. Bunun gibi kuralcılık üzerine ve kurala uymamanın ilkellik olduğunu gösteren saçma önermeler ile dolu her taraf. Neden? Çünkü bazıları toplum sözleşmesini, devleti ve bunun gibi insanın toplumsal bir varlık olmaklığı durumu dolayısıyla koyduğu kuralları, Tanrı kelamı sanıyor. Oysa kural, bir düzensizliğin veya kaosun önüne geçmek adına, yazılı veya yazısız, siyasi veya toplumsal mercilerin belirtmiş oldukları birtakım maddeler. Kuralın veya yasanın temel dayanağı, uygulanmadığında kaosun olması.
Başka bir ifadeyle eğer o kural uygulanmadığında kaotik bir durum oluşmuyor ise, söz konusu madde gereksiz veya o an için geçerli değildir. Şimdi ben neden arabanın gelmediği bir yerde karşıya geçmek yerine bekleyip zaman kaybedeyim. Köpek miyim ben? Ayrıca o köpeğin benim gibi dertleri yok! Örneğin o köpek “zamanı satın almak” için günde 12 saat çalışması gerekmiyor. Ben ise kapital düzende, işe geç kalmanın cezasını mesaimden öderken, kırmızı ışıkta köpeğin rahatlığını nasıl göstereyim? Buradan hareketle “köpek, kırmızı ışıkta geçmediği için değil zamanı satın almak zorunda olmadığı için bizden üstün” diyebiliriz. Bu örnekten hareketle de başta bahsettiğimiz zamana bilinçli yaklaşım veya zamanı fark etmek adına beyan ettiğimiz söylemlerin mahiyetini anlamak mümkündür. Bu durumu başka örneklerce kurmak veya dile getirmek de söz konusudur.
Öyle ki kurallar veya kanunlar aracılığıyla bireyden alınan şeyin zaman olduğu her bir aksiyonda mutlak haldedir. İşçi fiziksel pratiklerini, meslek sahibi birinin yetilerini, bir düşünür fikirlerini değil zamanını satmaktadır. Buradan hareketle satılan şey ile satın alınan arasındaki nitelik farkının kapanması adına düşünceden zaman olgusu çıkartılarak, yerine pratikler, yetiler ve düşünceler iliştirilmektedir. Sorulması gereken soru ise zamanın neresinde olduğumuzdur.