Geçen haftaki yazımızın devamı mahiyetindeki bu metinde Türkiye’deki siyasi partilerin mali denetimine dair kurallar ve uygulamalar anlatılarak konuyla ilgili değerlendirmeler yapılacaktır.
Bilinen bir husustur ki bir ülkede siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Demokratik bir sistemin en temel özellikleri arasında tüm kurumlar ve tabi ki siyasi partiler için geçerli olan mali saydamlık ve hesap verilebilirlik olduğu bilinmektedir.
Siyasi partilerin mali denetiminin gerekliliği aşağıdaki gibi belirtilebilir. (Rıfat Karakoç, Türkiye’de Siyasi Partilerin Mali Denetimi, Sayıştay Dergisi 109, Nisan-Haziran 2018, ss. 83-84.)
* Hem Anayasa hem de yasa koyucu siyasi partilerin gelir kaynaklarını sınırlandırmış ve gider yollarını da belirli kurallara bağlamıştır. Gelir ve giderlerin yasal çerçevede yapılması zorunluluğu, siyasi partilerin bu yasal kurallara uyup uymadığının denetimini kaçınılmaz kılmaktadır.
* Siyasi partiler, ülke içerisinde siyasal iktidara yönelen, toplumun büyük bir bölümüne hitap eden ve çok sayıda kayıtlı üyesi bulunan tüzel kişiliklerdir. Dolayısıyla bu tür bir yapının sadece siyasi eylem ve işlemlerinin değil tüzel kişilik olarak maddi varlığının da denetimi gerekmektedir.
* Siyasi partilerin gelir ve gider yollarının bilinmesi, hazine yardımı alan partiler için hazine yardımında bulunan devletin, aidat ve bağış yoluyla partiye katkıda bulunan parti üyelerinin ve aslında parti üyesi olsun olmasın ülke yönetimine aday bir partiye oy verecek tüm vatandaşların doğal hakkıdır.
* Siyasi partilerin mali denetim konusunda her ne kadar kendi içlerinde de bir kontrol ve denetim mekanizması bulunmakta ise de siyasi partilerin gelir ve giderlerinin denetiminin sadece parti içi organlarca sağlanması beklenemez. Parti içi organların yanı sıra parti dışı bir organ eliyle de mali denetim gerekmektedir.
Siyasi partilerin mali saydamlıklarının ve mali hesap verilebilirliklerinin en temel argümanı yasal çerçevede ve reel bir içerikte mali denetime tabi tutulmasıdır. Türkiye’de anayasal bir tercih olarak siyasi partilerin mali denetim yetkisi ve görevi Anayasa Mahkemesine verilmiştir. Anayasa Mahkemesi ise bu yetkisini hesap mahkemesi olarak da bilinen ve yine bir anayasal kurum olan Sayıştay eliyle yerine getirmektedir.
1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu bu hususu da düzenlemiştir. Kanun’un Dördüncü Bölümü Anayasa Mahkemesince Yapılacak Mali Denetime ayrılmıştır. Buna göre tanzim edilen 74 ila 77. maddeleri ilgili hükümleri içermektedir.
Bu Kanun’da Madde 74’de (Değişik: 12/8/1999 - 4445/10 md.) siyasi partilerin mali denetimi Anayasa Mahkemesince yapılır hükmünü getirmiştir. Aynı madde Anayasa Mahkemesi, siyasi partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin Kanuna uygunluğunu denetleyeceğini belirtir (Ek cümleler: 13/2/2011-6111/180 md.).
Denetimde Yapılamayacak Uygulamalar:
Ancak yapılacak kanuna uygunluk denetimi siyasi partilerin amaçlarına ulaşmak için yapılmasında fayda görülen faaliyetleri daraltacak veya bu faaliyetlerin yerindeliğini içerecek şekilde yapılamaz. Denetimde harcamaların gerçek mahiyeti esas alınır. Şekle ve usule ilişkin eksiklikler harcamaların kabul edilmemesini gerektirmez.
Denetimin Uygulanması:
Aynı madde devamında şu hususlar dile getirilir:
Siyasi partilerin genel başkanları, karara bağlanarak birleştirilmiş bulunan kesin hesap ile parti merkez ve bağlı ilçeleri de kapsayan iller teşkilatının kesin hesaplarının onaylı birer örneğini Haziran ayı sonuna kadar Anayasa Mahkemesine ve bilgi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına vermek zorundadırlar.
Bu belgelere, ilgili siyasi partinin aynı hesap döneminde edindiği taşınmaz ve değeri bin beş yüz lirayı aşan taşınır malların, menkul kıymetlerin ve her türlü hakların değerleri ile edinim tarihlerini ve şekillerini de belirten listeleri eklenir (20/5/2021 tarihli ve 7319 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “yüz milyon lirayı aşan” ibaresi “bin beş yüz lirayı aşan” şeklinde değiştirilmiştir).
Siyasi Partiler Kanunu ülkemizdeki pek çok kanun gibi yeri geldikçe güncellenmektedir. Bazı hükümler eklenmekte, bazıları ise değiştirilmektedir. Bu bağlamda kanunun 74. Maddesine şu aşağıdaki ilaveler yapılmıştır:
2011 yılında Kanun’a yapılan konuyla ilgili ilaveler:
Siyasi parti hakkında kapatma kararı verilmiş olması halinde kapatma kararının verildiği tarihe kadar olan döneme ilişkin hesaplar da Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenerek karara bağlanır. Bu takdirde denetime esas kesin hesabın verilmesi ve denetime ilişkin diğer esas ve usuller Anayasa Mahkemesi tarafından belirlenir (Ek fıkra: 13/2/2011-6111/180 md.) .
Siyasi partiler amaçlarına ulaşmak için gerekli gördükleri siyasi faaliyetleri kapsamında her türlü harcama yapabilirler (Ek fıkra: 13/2/2011-6111/180 md.).
Siyasi partiler mal ve hizmet alımı ile yapım işlerini, açık ihale, kapalı zarf usulü ve yazılı veya sözlü olmak üzere doğrudan veya pazarlık usullerinden herhangi biri ile yapabilir (Ek fıkra: 13/2/2011-6111/180 md.).
Siyasi partiler harcamalarını fatura, fatura yerine geçen belgeler ile bu belgelerin temin edilmesinin mümkün olmadığı hallerde harcamanın doğruluğunu gösterecek muhtevaya sahip olmak şartıyla diğer belgelerle tevsik ederler. Ancak kaybolma, yırtılma ve yanma gibi mücbir sebeplerle aslının temin edilemediği hallerde, fatura ve fatura yerine geçen belgeler yerine bu belgeleri düzenleyenlerden alınacak tasdikli örnekleri kullanılabilir (Ek fıkra: 13/2/2011-6111/180 md.).
Siyasi partiler ücret mukabili geçici veya sürekli olarak çalıştırdıkları kişilere ödedikleri ayni ve nakdi sağlık ve sosyal yardım giderleri ile amaçlarına ulaşmak için görevlendirdikleri kişiler tarafından yapılan yurt içi ve yurt dışı seyahatlere ilişkin konaklama, yol masrafları ve diğer zorunlu harcamaları gider olarak kayıt edebilirler (Ek fıkra: 13/2/2011-6111/180 md.).
Siyasi partiler, mal ve hizmet alım sözleşmelerinden kaynaklanan mahkeme kararları ile ödedikleri miktarı ve masraflarını gider olarak kaydedebilirler (Ek fıkra: 13/2/2011-6111/180 md.).
Yine kanunun 75. Maddesi denetimin nasıl yapılacağını açıklamaktadır:
Anayasa Mahkemesi, kesin hesaplara ait bilgilerin belgelendirilmesini siyasi partilerden her zaman isteyebilir. Anayasa Mahkemesi denetimini evrak üzerinde yapar (Değişik ikinci cümle: 12/8/1999- 4445/11 md.).
Bu denetimi, Sayıştay’dan yardım sağlanarak hazırlatacağı raporlar üzerinden yapabileceği gibi, siyasi partilerin genel merkezlerinde ve mahalli teşkilatlarında doğrudan doğruya veya kendi üyeleri arasından görevlendireceği bir naip üye veya mahallin en kıdemli adli veya idari yargı hakimi niyabetinde yaptıracağı inceleme ve araştırmalar üzerinden de yapabilir. Bu maksatla, yeminli bilirkişi görevlendirebilir.
Anayasa Mahkemesi, ilgili siyasi partinin başkanından veya temsilcisinden yazılı mütalaa isteyebilir; gerekli görürse sorumlu uzman muhasipler de dahil ilgililerin sözlü açıklamalarını dinleyebilir.
Anayasa Mahkemesi denetimi sonunda, o siyasi partinin gelir ve giderlerinin doğruluğuna ve kanuna uygunluğuna veya kanuna uygun olmayan gelirler ile giderler dolayısıyla da bunların Hazineye gelir kaydedilmesine karar verir. Siyasi partilerin büyük kongrelerinin kesin hesaplar hakkındaki kararları, Anayasa Mahkemesinin denetimini etkilemez (Ek cümle: 12/8/1999 - 4445/11 md.). Anayasa Mahkemesinin bu denetim sonucunda vereceği kararlar kesindir.
Mali Hükümlerin Müeyyideleri:
Siyasi Partiler Kanunu’nun Beşinci Bölümünde ise mali hükümlerin müeyyideleri açıklanmaktadır.
Madde 76’da “Hazinece el koyma” hükmü yer alır: (Değişik birinci fıkra: 12/8/1999 - 4445/12 md.)Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak bağış kabul ettiği, mal veya gelir edindiği Anayasa Mahkemesince tespit edilen siyasi partilerin, bu yolla elde ettikleri gelirlerin tamamının, Kanunda belirtilen miktarlardan fazla gelirlerle, taşınmaz malların kanuni miktarı geçen kısmının karşılığının Hazineye irat kaydedilmesine, taşınmaz malların ise Hazine adına tapuya tesciline karar verilir.
Bu Kanunun 67 nci maddesi hükmüne aykırı olarak siyasi partilere sağlanan kredi veya borçlar üzerine Anayasa Mahkemesi kararıyla Hazinece el konulur, kredi veya borcu verene karşı Hazine hiçbir yükümlülük altına girmez. Bu Kanunun 69. maddesinde belirtilen esaslara aykırı olarak bir siyasi partinin tevsik edilmeyen kaynaklardan gelir sağladığı anlaşılırsa, Anayasa Mahkemesi kararıyla bu gelir Hazineye irat kaydedilir.
Belgelendirilmesi gerektiği halde belgelendirilmeyen parti giderleri miktarınca parti malvarlığı, Anayasa Mahkemesi kararıyla Hazineye irat kaydedilir.
Paraya çevirme müeyyidesi ise Madde 77’de açıklanır:Bu Kanunun 68. maddesinde belirtilen esaslara aykırı olarak bir siyasi partinin taşınmaz mallara sahip olduğu anlaşılırsa, Anayasa Mahkemesinin kararıyla ve bu Mahkemenin göstereceği süre içinde siyasi parti tarafından bu malların paraya çevrilmesi yoluna gidilir.
Siyasi partilerin mali konuları ile ilgili olarak ortaya çıkan uygunsuzluklar hakkında üçüncü yaptırım ise kişilere ceza verilmesidir. Bu husus Siyasi Partiler Kanunu’nun 111. ve 116. maddeleri ile düzenlenmiştir. Kanun’un 111. maddesince; 74. madde hükümlerine aykırı hareket eden sorumlular hakkında, üç aydan altı aya kadar hafif hapis ve on beş liradan otuz liraya kadar hafif para cezası, 75. madde gereğince yapılan inceleme ve araştırmaları engelleyen sorumlular ile aynı madde gereğince istenen bilgileri vermeyen sorumlular hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis ve altmış liradan az olmamak üzere ağır para cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir. Kanuna aykırı bağış, kredi veya borç alınması, borç verilmesini düzenleyen 116. maddeye göre de: kanun hükümlerine aykırı olarak bağışta bulunan kimse ve bağışı kabul eden parti sorumlusunun ve kanun hükümlerine aykırı olarak kredi veya borç veren veya alanlar ile bu krediyi veya borcu alan veya veren parti sorumlusu hakkında da altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan, Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden yardım veya bağış kabul eden parti sorumlusunun veya adayın veya aday adayının bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir. (Karakoç, 2018, ss.97-98.)Siyasi partilerin mali denetimi, siyasal sistemin ve seçim süreçlerinin sağlıklı ve hukuka uygun işlemesini sağlayan temel faktörlerden biridir. Demokrasinin kurumlaşması ve evrensel demokratik normların yerleşmesi açısından siyasi partiler kilit unsurlardır. Partilerin normatif ve etik kurallar çerçevesinde faaliyet göstermesi bu nedenle önemlidir. Faaliyetlerin gerçekçi, hukuk eksenli ve rehberlik edici bir içerikte denetlenmesi ise tüm bu süreçlerin doğru ve güvenilir bir şekilde işlemesi için elzem görülmektedir.
Bundan sonraki birkaç yazımda siyasi partilerin mali durumları, gelir, gider ve bütçeleri, siyasi partilere yapılan yardımlar ile siyasetin finansmanı gibi konularda yazmaya devam edeceğim.