bursagorus.com.tr
2022-08-15 00:53:43

Bursa’da Sahaf Var mı?

Uğur Ozan Özen

15 Ağustos 2022, 00:53

Gazeteci Deren Kömeçoğlu, Sönmez İş Sarayı’nda kitapçılık yapan Eyüp Sabri Yaraşan, Sami Kaynar ve Ahmet Metin Şahin ile sahafın özellikleri üzerine çok önemli bir söyleşi yapmış, Olay gazetesinin 24 Şubat 2002 tarihli sayısında yayımlamıştır. Söyleşinin başlığı dikkat çekicidir: “Bursa’da Sahaf Yok”.

Ahmet Metin Şahin (d. 1935, Ağrı) uzun yıllar öğretmenlik yaptıktan sonra emekli olup Bursa’ya gelir. 1983 yılında Sönmez İş Sarayı’nın üçüncü zemin katında Metin Kitabevi’ni açar. 2000’li yıllarda kitapçılığa bırakır.

Ahmet Metin Şahin söyleşide sahafın Arapça, Farsça ve Fransızca bilmesi gerektiğini, iyi bir sahafın usta-çırak ilişkisi içinde yetiştiğini söyler. Sonra sözlerini devam eder: “Bizim sahaflar [Bursa’yı kastediyor] bazen hiç değeri olmayan bir kitaba yüksek, değerli bir kitaba da düşük fiyat biçebiliyor. Ben dahil, Bursa’da kitabın gerçek değerini tam olarak anlayabilecek bir sahaf yok. Bazen elimize geçen bir eserin ne olduğunu anlamak için antikacıya götürdüğümüz oluyor.”

Eyüp Sabri Yaraşan’ın (1946-2022, Bursa) hikâyesi farklıdır. Kitapçılığa 1972 yılında çarşıda pazar günleri kitap satarak başlar. 1994 yılında Sönmez İş Sarayı’nın üçüncü zemin katındaki kitabevi açar. 2001 ekonomik krizi, ardından devletin ders kitaplarını vermesiyle nedeniyle 2003 yılında kitabevini kapatır.

Eyüp Sabri Yaraşan kitap dışında, ufak tefek ev eşyaları, 45’likler, müzik aletleri, pullar, eski resim ve dergiler satar. Yaraşan, kitabın kapağı, cildi, iyi bir hattatın süslemelerinin değerini belirlediğini söylemiştir.

Sami Kaynar (d. 1970, Muş) 1993 yılında çarşıda pazar günleri kitap satarak mesleğe adım atar. 1999 yılında Sönmez İş Sarayı’nın üçüncü zemin katında Eser Sahaf-Kitabevini açar. Sami Kaynar piyasada sahaf niteliği taşıyan eserin kalmadığını belirtir. Kitapları, ekonomik sıkıntıya giren veya taşınan insanların elinden çıkardığını, ayrıca hurdacıların eline geçen kitapların da satın aldığını söylemiştir. Bursa’da eski kitap sahiplerinin genellikle İstanbul’dan gelen sahaflarla anlaştığını belirttikten sonra şu sözleri önemlidir: “Bursa’da kitaba değer biçecek sahaf yok. İstanbul’da gelen sahaflar kitaba daha yüksek fiyat veriyor.” Sami Kaynar yeniden sahaflar çarşısının oluşması için şunları söyler: “Bazı arkadaşlarla, Emir Hanı’nın sahaflık için çok uygun bir ortam olduğunu düşünüyoruz. İnsanların çay içerken kitap karıştırabilecekleri, eski kitaplara uygun tarihi özelliği olan bir mekân ileride uygulamaya geçirilebilir.”

Rıfat Bali sahaflar, kitapçılar, kitap koleksiyoncularıyla ilgili yazıları bir araya toplayarak Türkiye’de Kitap Koleksiyonerleri ve Sahafları adıyla yayımlamış. İki ciltlik kitapta Bursa’dan tek kişi yer almıştır: Sami Kaynar.

Bursa’da sahaflık kültürü 1400’li yıllarda başlamıştır. İstanbul’dan daha önce Bursa’da sahaflar vardır. 1453’te İstanbul’un başkent olmasıyla siyasi ve ekonomik merkez değişmiştir. İstanbul’da daha fazla medrese açılmış, payitaht yabancıların gözdesi ve kitap koleksiyoncularının ana mekânı olmuştur. Bursa ise gözden düşmüştür. 1870’li yıllardan sonra matbaa baskısı kitapların satılmaya başlamasıyla şehrin tarihinde yeni bir sayfa açılmış, sahaf ve kitabevi ayrımı ortaya çıkmıştır. En bariz örnek Ali Haydar Kitabevi’dir. Övgüsü eksik olmasın Bursa’nın en uzun süreli kitabevidir, hâlâ. 1890’lı yıllardan sonra kâğıtçılar ve kırtasiyeciler ortaya çıkmıştır. Halkın hafızasında en çok yer edeni Kâğıtçıbaşı ve Şekercioğlu Kırtasiyelerdir.

Bütün bunları anlatmamın nedeni şudur. Ulu Cami, Vaiziye Medresesi ve Sahaflar Çarşısı bir kültürün sonucuydu. 1958 yılında eski Sahaflar Çarşısı tamamen yandığında şehrin sahaf kültürü çoktan değişmişti. 1920’li yıllardan sonra sahaf, mücellit, kırtasiyeci, kâğıtçı, mushaf tamircisinin yanı sıra saat tamircisi, terzinin de çarşıda dükkânı vardı.

1980’li yıllarda bu işe heves edenler olmuş, ancak bu istekleri kısa sürmüştür.

Çarşıda pazar günleri kitap satan kişiler, Sönmez İş Sarayı’nda bir araya gelmiştir. Sahaflık artık tabelada yazılı kalmıştır. Kitabın fiyatını sahafın bilgi düzeyi değil internet siteleri yani piyasa belirlemektedir.

Hasan Dişsiz (d. 1942, Bursa), Beyazıt’taki bir sahafla yaşadığı olayı anlatmıştı:

“İstanbul’a Beyazıt’taki bir sahafa gittim. Sahaf beni görünce ‘Ooo Bursalı hoş geldin’ dedikten sonra ‘Paran var mı?’ diye sordu. Cebimde 500-600 lira para vardı. Çıkarıp verdim. Parası yetmediği için kitapları alamamış. Sahaf ‘Sen otur’ deyip gitti. Bekliyorum. Gelen giden yok. Bir taraftan parayı getirmezse ne yaparım diye düşünüyorum. Bütün sermayem o para. Sahaf bir çuval kitapla geldi. 4-5 kitabı ayırıp birine verdi. O kişi kitapları satıp benim verdiğim paradan daha fazlasıyla geri geldi. Sahaf benden aldığı parayı geri verdikten sonra çuvalı gösterip ‘Bunlar senin olsun’ dedi. Hem parayı geri aldım hem de üstüne kitap aldım.” 

  

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.