bursagorus.com.tr
2022-09-15 12:24:24

Kültür Sanat Sezonu Açıldı

Uğur Ozan Özen

15 Eylül 2022, 12:24

FIRTINA TİYATRO OYUNU

İki yıl önce tiyatro günlüğüme şöyle yazmıştım:

“11 Ekim 2020, Saat 02.35. Dün akşam [10 Ekim] yeni bir tiyatronun ilk adımına tanık oldum. Çağdaş Eğitim Kooperatifi Görükle Kültür Merkezi’nde yeni bir yapılanmaya gitti. Altı oyuncu işe alınıp, iki yıllık sözleşme imzalanmış. İlk oyun ise İzzet Boğa’nın uyarladığı ve Gürol Dinçol’un yönettiği Don Quıjote. 10 Ekim’de seyircili prova yapıldı. 17 Ekim’de prömiyer yapılacak.

 2012 yılından beri takip ettiğim İzzet Boğa, Sanat Yönetmeni olmuş. Sanat ve Danışma Kurulu oluşturulmuş. Temel sağlam atılmalı ki, ilk rüzgârda yapı çökmesin. Salgın koşullarının hem avantajı hem de dezavantajı var. Seyirciyi tiyatroya getirmek çok zor. Bu sezon tiyatronun eksikleri görülüp ona göre yol alınabilir. Tiyatronun haricinde ücretsiz sinema gösterimleri, resim ve fotoğraf sergileri, edebiyat söyleşileri yapılacak. Ayrıca karagöz, kukla ve dans gösterileri içinde salonlar ayrılmış. Görükle Kültür Merkezi’ni marka haline getirmeye çalışıyorlar. Başarılı olacaklar mı, yoksa daha önce Mavi Balon ve Sanatmahal’in başarısızlığı mı tekrarlanacak? ÇEK Yönetim Kurulu, bu işin arkasında durmalı.

 Don Quıjote oyunuyla ilgili düşüncem olumlu. Oyun tahta platformun üstünde sahneleniyor. Bir oyuncu tek rolü değil, altı oyuncu sahneye rolleri değişerek oynuyor. Dekor yok. Kostümler başarılıydı. Yönetmen oyunu hareketli bir yapıyla sahnelemiş. Dur durak bilmeden oynanıyor.”

İki yıl sonra, 3 Eylül 2022’de, Görükle’ye gidip Çağdaş Eğitim Kooperatifi Tiyatrosu’nun (ÇEK Tiyatro) sahnelediği Fırtına oyununu seyrettim. Shakespeare’in yazdığı oyunu, Yasin Yürekli uyarlayıp yönetmiş. İki yıllık sürede altı oyuncunun ikisi değişmiş. Beş kişilik idari kadro oluşturulmuş. Yeni oyuncular: Cantuğ Yavuz, İlkay Zengin, Kağan Şenbaş, Yaren Şensoy, Müge Açıkdüşünenler, İrem Azar.

Fırtına daha önce Bursa Devlet Tiyatrosu’nda çocuk oyunu olarak sahnelenmişti. Ahmet Somers yönetmişti. Masalsı bir tat vardı. Yasin Yürekli ise tam tersi yol izlemiş. Gerçeği bozarak, hareketli bir hikâye anlatımı tercih etmiş. Oyunda dekor yok. Oyuncular dekoru bedenlerini kullanarak oluşturuyor. Rolden role girerek, seyirciyle konuşarak, oyun icabı yanlış veya eksik yaparak 45 dakikalık hikâye anlatıyorlar.

Dekor ve kostüm tasarımında Sinan Sungur’un, koreografi de Mert Aksu’nun emeği var.

Afişi çok beğendim. Müjde Başkale’yi kutluyorum.

Çek Tiyatro salgın zamanı kuruldu. Görükle’de devamlı oyun sahneleyen tek tiyatro. İki yıllık sürede beş oyun çıkardılar. Gençler için Don Quıjote ve Fırtına, 4 yaş üstü çocuklar için kuklalı aile oyunu Benim Masalım ve gölge oyunu Dev Kurbağa ve masal Hendek.

Yeni kurulan tiyatroların en zor sınavı, hiç tiyatroya gitmemiş insanları ‘tiyatro seyircisi’ haline getirmek ve başka tiyatroların oyunlarını seyretmeye alışmış ‘tiyatro seyircisi’ni kendi oyunlarının müdavimi olmasını sağlamak.

Tiyatronun yanı başında evi ve iş yeri olan insanlar, tiyatrodan habersiz olacağı gibi, tiyatroya bir saat uzaklıktan gelip oyun seyredenler de olabilir. ÇEK Tiyatro iki yıldır bu zorlukla mücadele ediyor.

***

MUDANYA KİTAP FUARI

Mudanya Kitap Fuarı bu yıl dördüncü kere halkla buluştu. Önceki yıllarda Ağustos ayının son haftası yapılan fuar, bu yıl Eylül ayının ilk haftasına alınmış (3-11 Eylül). Yer Mudanya Mütareke Meydanı.

3 Eylül’de Görükle’de Fırtına oyununu seyrettiğim için fuarın açılışında bulunamadım. İnternetteki haberlerden takip ettiğim kadarıyla 3-4 Eylül günleri sorunsuz geçmiş. İki gün sonra, 5 Eylül’de rüzgârlı, yağmurun beklendiği bir havada Mudanya’ya gittim. Öğleden sonra olmasına rağmen hava koşulları nedeniyle standların çoğu açılmamıştı. Sahilde, dalgalı denize seyrettim. İlçenin sokaklarında dolaştım.

 

Mudanya, kültür sanat konusunda fakir bir ilçe. Doğru düzgün kültür merkez yok. İlçenin adına yakışır kütüphanesi yok. Güzel Sanatlar Fakültesi binası yok.

Bu etkinliği Mudanya Belediyesi ile Yayıncılar Kooperatifi birlikte organize ediyor. Yayıncılar Kooperatifi, 2019 yılında Yayınevleri İşletme Kooperatifi adıyla kurulmuş.

Önceki yazımda, yirmi yıl önce Bursa’daki kitapçıların sıkıntılarını gazetelerden aktarmıştım. Sıkıntılara çözüm üretilememişti. Yayıncılar Kooperatifi’nin kurulması çözüm yolunda atılmış bir adım. Kooperatifin ortaklarını Mart ayında BUTTİM’de yapılan kitap fuarında ve Aralık ayında büyükşehir belediyesinin düzenlediği kitap fuarında göremiyoruz. Şüphesiz bunun en büyük sebebi fuardaki metrekare fiyatının yüksekliği, ulaşım, otel gibi masraflardır.

Mudanya Belediyesi kitap fuarını seneye bir daha düzenleyecek. Sonraki yıl devam edecek mi? Bu sorunun cevabı 2024 yılındaki yapılacak yerel seçimlerin sonucuna bağlı.

Kitap fuarı sezonu Mudanya ile başladı. Gemlik Kitap Fuarı (Ekim’de), Mustafakemalpaşa Kitap Günleri (Ekim’de), İnegöl Kitap Günleri (Kasım’da), Yenişehir Kitap Fuarı (Ocak’ta), Orhangazi Kitap Günleri (Ocak’ta), Kestel Kitap Günleri (Şubat’ta).

Nilüfer, Yıldırım, Osmangazi, Karacabey, İznik’te neden kitap fuarı veya kitap günleri düzenlenmiyor? Bir ara Nilüfer ve Yıldırım Belediyeleri bu işe heves etti, ama sonrası gelmedi.

Keles, Orhaneli, Büyükorhan, Harmancık ilçe belediyeleri birlikte kitap fuarı düzenleyebilir. Böylece ilçeleri merkeze taşımak yerine, ilçeler merkez haline gelmiş olur.

***

1984 TİYATRO OYUNU

Nilüfer Kent Tiyatrosu sezona Bursa’da ilk kez sahnelenen 1984 oyunuyla başladı. Nâzım Hikmet Kültürevi’ndeki oyunlar koronavirüs nedeniyle iki yıldır yarı kapasiteyle sahneleniyordu. 9 Eylül 2022 prömiyer akşamı salon tamamen dolmuştu. Demek ki seyirci tiyatroyu özleşmiş.

Oyunla ilgili düşüncelerim karışık.

George Orwell sosyalist. İspanya İç Savaşı’na katılmış. Yaşadıklarını Katalonya’ya Selam adıyla yazmış. Üç cilt olarak yayımlanan Savaş Günlükleri’nde yazar olma çabasını, yaşadığı açlığı, sıkıntıları anlatıyor. Aynı Orwell, Hayvan Çiftliği ve 1984 romanlarında Sovyetler Birliği’ni eleştirmesi, kitaplarının daha fazla insana ulaşması için CIA tarafından destekleniyor. Frances Stonor Saunders’in yazdığı Parayı Verdi Düdüğü Çaldı kitabında, CIA’in tiyatrocuları, edebiyatçıları nasıl desteklediği ayrıntılı şekilde anlatılıyor. KGB’nin yaptıklarına da değiniliyor.

1984 oyunu günümüz iktidarına eleştiri olarak anlaşılabilir, CHP’nin tek parti döneminde, geçmiş kültürü yok etmeye çalışmasına yapılan bir eleştiri olarak da. Meseleyi İtalya, Almanya üzerinden de yorumlayabilirsiniz. Liberal demokrasilerin olmadığı, merkeziyetçi devletlerin, partilerin insandan üstün tutulduğu her ülke oyunun hedefinde.

Bu oyun daha önce, hafızam beni yanıltmıyorsa 2018’de, Nilüfer Kent Tiyatrosu’nda sahnelenecekti. Yönetmen Serdar Biliş, birkaç gün prova yapıp yönetmekten vazgeçmişti. Murat Daltaban aynı oyuncularla oyunu yönetti.

Murat Daltaban’ın seyredeni kışkırtan bir yönetmenliği var. Aynı düşüncem daha önce Nilüfer Kent Tiyatrosu’nda Yangınlar oyunuyla ilgili de geçerli. Seçtiği oyunlar ile topluma bir şey söyleyemeye çalışmıyor, toplumu eleştirip değiştirmeye çalışıyor. 1984 oyunundaki emeği görüp taktir edebilirsin. Tam tersine bu mevzuyu bu kadar zorlamanın anlamı var mı, daha basit şekilde anlatılabilir de denebilir. Benim düşüncem Murat Daltaban bunu bilerek yapıyor.

Oyun boyunca sahnenin üç tarafından konulan perdeler ile 1984’ten önce yaşananları seyrediyorsun. Savaş nedeniyle yıkılmış evler, fabrikalar. Büyük biraderin (parti başkanının) nasıl diktatör olduğunu anlaşılmasını sağlıyor. Küvette, masalarda ve sahnenin ön tarafında beş tane kamera var. Oyuncuları seyrederken farklı açılardaki görüntüler (yakından, köşeden veya daha geniş açıdan) yansıtılıyor. Bu görüntüler ve mikrofonlar seyircinin karakterlerle (Winston ve diğerleri) bağ kurmasını engelliyor. Oyun boyunca seyirci ne gülebiliyor ne ağlayabiliyor. Alışkanlığı yok edilip koltuğunda ‘seyir hali’nde kalıyor. Yüksek sesle müzik eklenince bu durum “oyunun içine girmek isteyen” seyirci için yorucu oluyor. (Oyunu seyrederken elimde kumanda olmasını çok istedim. Duraklat tuşuna basarak biraz dinlenmek istedim.)

Sahne distopik bir laboratuvarda geçiyor. Ekranlardan talimatların verildiği, ne yapmaları gerektiğinin açıklandığı bir yer. İnsanların düşüncelerini daha kâğıda dökülmeden bilindiği, birilerinin suç işlediği söylenip cezalandırıldığı ve partiye ihanet edenlerin belgelerden, gazetelerden adlarının silindiği, fotoğrafların silindiği bir toplumun hikâyesi anlatılıyor oyunda. Büyük birader görüntü olarak var. Konuşan, direktif veren ve suçlayan adam (Murat Daltaban). Suçlarını itiraf edenler (Halil Küreş, Mesut Özsoy). Parti nerede belli değil. Ne zaman iktidar oldu, ne zaman iktidardan düştü, yine belli değil. Partiyi, büyük biraderi halk ortaya çıkardı.

Başta Adem Mülazim olmak üzere oyuncuların performansını, ışık tasarımını, müziği çok beğendim.

Oyunun künyesi. George Orwell’in 1984 romanından oyunlaştıran Robert Icke ve Duncan Mcmıllan. Çeviren: Ayberk Erkay. Yöneten: Murat Daltaban. Yardımcı Yönetmen: İbrahim Ersoylu. Koreografi: Tan Temel. Dekor Tasarım: Cem Yılmazer. Kostüm Tasarım: Tomris Kuzu. Video Tasarım: Mehmet Akçakoca. Maske Tasarım: Aslı Akıncı, Tevfik Çelebi, Dükkan Ül Hayal. İllüstrasyon: Mehmet Akçakoca.

Oyuncular: Adem Mülazim, Ayşe Gülerman Kum, Barış Ayas, Batuhan Pamukçu, Gökhan Kum, Mert Tiryaki, Oğuzhan Ayaz, Pınar Hande Ağaoğlu, Cihat Temel.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.