Doğal Kaynakların gelecek nesiller için sorumluluk duymadan tüketilmesi sonucu, toprak-hava-su başlıklarında tüm dünya büyük bir çevre kirliliği sorunu ile tanışmış bulunuyor. Bu kaynak tahribatı aynı zamanda doğal ortamın taşıyamayacağı oranda sera gazı (Karbondioksit, Metan, Azot vs.) salınımı anlamına da geliyor. Ve süreç artık gezegenimizi iklim değişikliği-küresel ısınma gibi hayati sonuçları olan bir kriz ile baş başa bırakmış durumda. Adeta insanlık kendi sonunu hazırlayan bir senaryonun parçası rolüne soyunmuş gibi.
NASIL BİR DÖNGÜ?
Bu akıl almaz gidişatın sorumlusu aşırı tüketim, ona bağlı aşırı üretim ve aşırı kirlilik sonucu oluşan bir kriz durumundan söz ediyoruz.
İnsanlığın tarihsel birikimi içerisinde ulaştığı en ideal yönetim sistemi olan demokrasilerde toplumsal sorunların çözümü siyasal süreçler üzerinden yürütülür. İyi yönetim performansı gösteren ülkeler acil sorunlarını çözmüş, daha çok orta ve uzun vadeli sorunları çözmeye odaklanırlar. Diğer ülkelerde ise daha çok günübirlik çözümlerle acil sorunlara çözüm aranır.
İklim krizi artık orta veya uzun vadeli bir sorun olmaktan çıkmıştır. Ülkemizde özellikle son 10 yılda fiilen iklim zararları giderek artan oranda kendisini göstermektedir. Göllerimizin yarısına yakını kurumak üzeredir. Büyük ölçekli orman yangınları ve sellerin sorunun farkına varmamız için yeterli olduğu kanaatindeyim.
DÜNYA ÇÖZÜM ARAYIŞINDA
Sebepleri bilimsel olarak ortaya konulan bu krizin çözümünde Avrupa Birliği öncü rol oynayarak “Avrupa Yeşil Mutabakatı” ile çözümlerini, uyum süreçlerini ve finansman planları ile birlikte ortaya koymuş bulunuyor. “Dünyanın en temiz ve karbonsuz kıtası olma” iddiası ile hazırlanan bu mutabakat ülkemiz içinde hayati önemde. 2020 yılında 81 milyar $ ihracat yaptığımız Avrupa Birliğinin tüm dış ticaretini, Sınırda Karbon Vergisi çerçevesinde yürüteceğine karar vermiş olması, ülkemizde de acil siyasi, hukuki, ticari ve diplomatik süreçlerin başlaması gerektiği anlamına da geliyor.
Türkiye’nin Karbon salınım taahhütlerini içeren Paris Antlaşmasını TBMM’den geçirme kararı vermiş olması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı konusunda stratejik bir yol haritasını Ticaret Bakanlığı üzerinden açıklamış olması yerinde bir tutumdur. Ve iktidar temsilcilerinin “Yeşil Devrim” “Sürdürülebilir Sanayi, Tarım, Ulaşım, Şehircilik” başlıklarına konuşmalarında yer vermeye başlamaları da sevindiricidir.
İKLİM SİYASETİ ÇÖZÜM ADRESİ
Şimdi tüm partiler için tamda İklim Siyaseti yapma zamanıdır. Tüm siyasi partilerin programlarında bu konuya özel atıflar yapmaları ve ülke ekonomisinin özellikle Çimento, Madencilik, Demir Çelik, Alüminyum ve Kimya Sektörleri gibi süreçten acil etkilenerek şirketlerin yol haritalarının kademeli şekilde çalışılması ve dünya ile birlikte hayata geçirilmesi önem arz ediyor.
Doğrusal ekonomiden, Döngüsel Ekonomiye nasıl geçileceği, Sanayide Sürdürülebilir ve Yeşil üretimin nasıl sağlanacağı, Yenilenebilir Enerji ve Su ayak izi başlıklarının nasıl yönetileceği, Temiz Üretim Teknolojileri, Atık Borsası, Yeşil OSB’ler, Yeşil Ulaşım ve Yeşil Kimya başlıklarının nasıl çalışması gerektiği tüm siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerince “özlü politika setleri” hazırlanarak kamuoyunun bilgisine sunulması toplumsal bir beklenti olarak önümüzdedir.
Tarladan sofraya gıda güvenliği ve iyi tarım uygulamaları, su tasarrufu, su hasadı, yeşil binalar ve karbonsuz kompakt şehir tasarımları yine önümüzdeki dönemin gündemlerini oluşturacaklar.
GENÇLERİN İKLİM İLGİSİ
Tüm sektörlerde iş yapma şekillerimizde köklü bir değişim ile iklim krizi ile mücadelede düşük karbonlu ekonomiye küresel düzeyde geçilmesi ve insanların yaşam biçimlerini, tüketim alışkanlıklarını buna göre dönüştürmesi kaçınılmaz gözüküyor.
Siyaset alanının dikkat etmeleri gereken önemli bir ayrıntı da gençlerimizin ve yeni kuşakların iklim değişikliği ve küresel ısınma başlıklarında gösterdikleri hassasiyettir.
Önümüzdeki seçim kampanyalarında insanlarımızın kendisini yönetecek olanlardan “İklim Krizi” ve “Sürdürülebilir Yaşam ve Sürdürülebilir Ekonomi” başlıklarındaki talepleri öne çıkarsa, insanlık adına büyük adım olur diye düşünüyorum.