bursagorus.com.tr
2022-06-15 09:16:28

Merkez Sağ Siyaset ve Araftakiler

Sedat Yalçın

15 Haziran 2022, 09:16

Ülkemiz yeni bir seçim sürecine doğru hızla ilerliyor. Küresel gelişmeler, dünyada oluşan yeni gündemler ve ülkemizin kendi coğrafyasında oluşan mecburiyetler ile uluslararası kuruluşların (BM-NATO-AB) faaliyetleri yeni seçim gündemini oluşturmaya aday başlıklar. Diğer taraftan tüm dünyayı ilgilendiren enerji ve gıda krizi ile de karşı karşıyayız. Ayrıca da ülkemizde yeni uygulamaya konulan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin sonuçları değerlendirilecek ve bu kapsamda oluşan ekonomi, dış politika ve demokrasi gelişimimiz ayrıntıları ile masaya yatırılacak. Bu seçim süreci yönetilirken ülkemizin yaşadığı temel problemlere çözümler getirecek ve dünya üzerindeki Türkiye algısını her alanda güçlendirecek önerileri tüm siyasi partilerden beklemek tabiidir ki vatandaşlarımızın en doğal hakkı. Dolayısı ile vatandaşlardan seçim sürecinde oy isterken hem teorik hem de uygulanabilir özelliği olan çözümlerin, uzman kadrolarla birlikte milletin huzuruna getirilmesi beklenir.

SİYASİ PARTİLERDEN SEÇMENİN BEKLENTİLERİ

Dünyanın gündeminde olan ancak siyasi heyetlerin kısa vadeli politika öngörüleri nedeniyle hak ettiği değeri yeterince bulamayan İklim değişikliği kaynaklı sorunlara odaklanacak politikaları siyasi partilerin mutlaka gündemlerine almaları gerekiyor. Oluşturulacak kalkınma politikaları sanayide, tarımda, ulaşımda, enerjide ve şehircilikte Yeşil dönüşüm içermiyor ise kesinlikle gündeme alınmamalıdır. Çünkü ihracatımızın yarısını yaptığımız, kamu ve özel finansman ihtiyacımızın yüzde 80’ini karşıladığımız Avrupa Birliği bölgesi bizden Avrupa Yeşil Mutabakatı kurallarına uymayan üretim ve çevre şartlarını kabul etmeyecek, ya da rekabet gücümüzü olumsuz etkileyecek Karbon Vergileri ile bizi muhatap edebileceklerdir.

Diğer önemli bir başlık Suriye savaşı ve etrafımızdaki coğrafyalarda yaşanan istikrarsızlıklar ile kuraklık ve gıda krizi kaynaklı kaçak göçmen ve sığınmacılar konusudur. Partilerin bu konuda da oluşturacakları net çözümlerin seçmen ile paylaşılmasıdır. Bu noktada duygusallıktan uzak, uluslararası hukuka uygun, insani, demografik dengeler, güvenlik ve ekonomik boyutları düşünülmüş, ülkemizin uzun vadeli dış politika perspektiflerini dışlamayan çözüm önerileri etraflıca konuşulmalıdır.

Türkiye’nin gıda ve enerji politikaları konularında acilen yapması gereken reform niteliğindeki stratejik çözüm önerileri de seçmenimizin siyaset alanından beklentileri içerisindedir. Geleceğimizi kuracak çocuklarımız ve gençlerimizin dünya çapında bir Eğitim seviyesinde yetiştirilmeleri uzun yıllardır toplum tarafından bekleniyor. Bu konuda yeterli mesafenin alınamadığı bizzat yöneticiler tarafından ifade ediliyor. Dünya gençliği ile girecekleri rekabette yeterli bilgi, teknoloji ve beceriye sahip olmalarını sağlayacak, toplumsal ve evrensel değerleri özümsemiş bir gençlik hayalini gerçekleştirecek bir eğitim reformu gündemi seçim sürecinde mutlaka oluşturulmalı, çocuklarımızın geleceklerinin yurt dışında değil, kendi vatanlarında olabileceği bilinç ve özgüven oluşturulmalıdır.

EKONOMİDE GÜVEN OLUŞTURACAK SİYASİ İRADE İHTİYACI

Ekonomide yaşanan para ve maliye politikaları odaklı sorunların temelinde, konulara bilimsel yaklaşım, liyakatli kadrolarla çalışma ve şeffaf yönetim anlayışının sağlayacağı güven ortamı yatmaktadır. Bu ifadeler artık ülkemizde tüm vatandaşların bilincine vardığı başlıklardır. Ancak bu uygulamaların yapılabileceği siyasi kararlılığı oluşturmak kolay değildir. Her alanda hukukun üstünlüğü ve hesap verebilirlik kriterlerinin kabul edilmesi ve kamu yönetiminin kurumlarla birlikte, ortak akıl dinamiği içinde yürütüleceğinin anayasal çerçevenin de gereği olduğunun bilinmesi önemlidir. Bu durum siyasetçinin kendisini sınırlaması anlamına da gelmektedir. Bu konuda da tüm siyasi partilerin net ifadeler ve uygulamada bu sözlerden vazgeçilmeyecek garantiler ile seçmenin karşısına çıkmaları büyük önem taşımaktadır. Siyasetçinin yetkiyi alıncaya kadar başka, yetkiyi aldıktan sonra ise daha başka tavır alabildiğinin yakın siyasi tarihimizde maalesef çokça örnekleri görülmüştür. Ayrıca, ülke yönetimi konusunda seçmenin siyasetçiye verdiği yetkinin mevcut Anayasa çerçevesinde olduğunun unutulmaması, demokrasinin hem siyasetçi için hem de bürokrasi için yapılan işlerin şeffaf şekilde yürütülmesinin zorunlu olduğu anlayışına dayandığının bilinmesi önemlidir.

İnsanlarımızın fiilen yaşadıkları sosyal, ekonomik ve siyasal sorunların çözümünde ülkemizin mutlaka bir yapısal reform ajandasına sahip olması gerektiği tüm uzmanların ortak görüşü. Ülkemizin iç sorunlarının çözümü ve uluslararası camiada algısının düzelmesi, tarihi rekorlar kıran risk primlerinin (CDS) normal seviyelere dönmesi için siyasi partilerimizin bu hazırlığı yapmış olmaları ve uygulamada bu taahhütlerinden vazgeçmeyeceklerine toplumu inandırmaları gerekiyor. Çünkü parti programında yazdığı taahhütlerin tam tersini yaparak adeta seçmenine oy verdiğine pişman ettiren örnekler toplumumuzun hafızasında çok tazedir.

MERKEZ SAĞ İKTİDARDA MI?

Bu noktada yazımızın başlığına dönersek, tüm dünyada yukarıda belirttiğimiz kalkınma, refah artışı ve toplumsal gelişim konularındaki dönüşümleri daha çok merkez siyaseti hedefleyen siyasi hareketler üzerinden yürüttüklerini görebiliyoruz. Bunun sebebinin bu tür partilerin toplumun geneline hitap eden politikalar ürettikleri, kapsayıcı oldukları, toplumsal değerlerin korunması noktasında değişime açık bir muhafazakâr tutum aldıkları, bu özelliklerinin de toplumun genelinde kabul gördüğü düşüncesidir. Merkez partiler uç ve fanatik fikirlerden uzak ve içe kapalı olmayan özgürlükçü fikirleri benimserler. Merkez siyasetçiler için bu anlamda serbestlik yanlısı, sakin, hoşgörülü ve nezaketli terimleri kullanılabilir. Ülkemiz açısından bakıldığında ise Cumhuriyetimizin kurucu değerlerine saygılı, ekonomik kalkınmacı ve insan haklarına saygılı bir siyasetçi figürü tanımlanabilir. Tabiidir ki merkez sol ve merkez sağ politikalardaki öncelik sırası değişebilmektedir.

Merkez sağın ideolojik muhtevası ile ilgili olarak, Demokrat, Cumhuriyetçi, Laik, Baskıcı eğilimlere meyletmemek ve bu konuda bir medeniyet ve insaniyet sınırı oluşturmak gibi başlıklar ifade edilebilir. Lafzi değil içeriği önemli olan demokratik duruş merkez sağ partiler için hayati özelliktedir. Ülkemizde son 20 yıldır kendisini merkez sağ alanda gören seçmen şuandaki iktidar partisine merkez sağ parti niyeti ile kısmen de lider odaklı olarak oy veriyor. Aslında daha önce merkezde olmayan bir geleneğin gömleğini çıkartarak oluşturulmuş olan ve bu gerekçe ile iktidar vizesi alan bir siyasi hareketin şu anda merkez sağ siyasetin gereklerini ne ölçüde yerine getirebildiği tartışmaları son dönemlerin gündem konusu. İktidar partisinin yıllar önce iktidar olma adına çıkarttığı gömleği tekrar giyme emareleri göstermesi, yeniden merkez sağ alanın boşaldığı ve siyasetin boşluk kaldırmayacağı gerçeğinin ortaya yeni alternatif muhalefet partileri gündeme getirdiğini söylemek mümkün. Yine parti ismi vermeden bu yeni merkez sağ alana talip partileri kısaca tanımaya çalışalım.

YENİ MERKEZ SAĞ PARTİLER VE ÖZELLİKLERİ

Merkez sağ alana talip partilerden birisi, demokratik, cumhuriyetçi, milliyetçi sıfatlarını programına yazarak klasik manada merkez sağın unsurlarını taşıdığı, ancak kapsayıcılık konusunda zorluklar yaşanabileceği üzerinde duruluyor. Bir başka yeni partimiz programında özgürlükçü, katılımcı, çoğulcu demokrasiyi benimseyen şeklinde kendisini tanımlarken, genç liderinin batılı muhafazakâr parti lideri gibi algılanması dikkat çekiyor. Merkeze aday bir diğer yeni partimiz ise daha az merkezci, özgürlükçü, demokrat, evrensel ve kadim değerlerimizden güç alan bir siyasal vizyon tanımı yaparak kimlik siyasetlerinin dışında bir konumlandırma hedeflemiş gözüküyor. Bu partilerin dışında da merkez sağ seçmene hitap etmeyi amaçlayan birçok parti var. Burada dikkat çeken 20 yıla yakın süredir eksikliği hissedilmeyen merkez sağ konjonktürünün ilk kez bu seçim arifesinde bariz şekilde seçmen tarafından hissediliyor olması ve bu ihtiyaca cevap vermek üzere kurulan birçok yeni siyasi oluşumun gündeme gelmeleri.

Uzun yıllardır iktidar partisine güç veren ve aradığı atmosferi büyük ölçüde bulan merkez sağ seçmen yeni bir durumla karşı karşıya. Siyasi felsefesinde yer alan kapsayıcılık, kalkınmacılık, aşırı ve uç fikirlerden uzak olma, cumhuriyet değerlerine saygı, hukukun üstünlüğü, otoriter ve baskıcı uygulamalara karşı durma, özgürlükler ile devletin kurumsal kapasitesinin zayıflamaması, liyakat ve şeffaflık konularındaki hassasiyet bu seçmen grubunu yeni kararlar almanın eşiğine getirdiği görülüyor. Ancak önemli bir bölümü henüz arafta. Oy vereceği partilerin yukarıda belirtilen ve ülkemizin ihtiyacı olan reformları yapabilme hazırlığı ve kadroları olup olmadığına bakacak. Ayrıca da parti programında yazıp, bir süre sonra tam tersi uygulamalarla karşılaşmayacağına emin olmak istiyor bu seçmen grubu. Malum ağzı bir kere yanmış durumda.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.