İçerisinde bulunduğumuz yılın başlarında, dünyadaki gıda krizi nedeniyle ülkelerin özel olarak gıda ve tarım alanında yaptıkları çalışmaları incelerken özellikle Rusya ve Hollanda’nın gerçekleştirdikleri büyük dönüşümü anlatan bir makale kaleme almıştım. Bu açıdan özellikle Hollanda’nın tarım altyapısı konusunda bu yazıda bahsedeceklerime okuyucularımız fazla yabancı değiller. Bu kez Hollanda’nın ülke olarak genel özelliklerini ve de ağırlıklı olarak turizm- şehircilik yönleriyle başkent Amsterdam üzerine notlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
***
HOLLANDA DENİZ SEVİYESİNİN ALTINDA NASIL KURULDU?
Hollanda bilindiği üzere 42.508 km2 bir alandan oluşuyor. Ancak arazinin 1/3’ü “Neitherland” yani “çukur toprak parçası” konumunda. Nüfusun yüzde 21’i bu deniz seviyesinin altında kalan topraklarda yaşıyor. Hollandalıların su ile mücadeleleri yüzlerce yıl eskilere dayanıyor. Okyanusun ünlü Gel-Git dalgalarına karşı yaptıkları mücadeleler kitaplara konu olmuş. Ülke ve özelde Amsterdam için tam bir kanallar ülkesi ya da şehri diyebiliriz. Karada iken deniz seviyesinin 5-6 metre altında olmak ürkütücü gelebilir, ancak ülkede yaklaşık 10 bin civarında kanallardaki yüzen evden bahsediliyor. Ülkenin en yüksek noktası sadece 322 metrelik Vaalsberg tepesi. Hollandalılar sel riskini her an yaşıyorlar. 1421 yılında Saint Elizabeth taşkını yaşanıyor ve 17 köy haritadan siliniyor. İç deniz oluşuyor. 1836 yılı fırtınaları sırasında Amsterdam ve şehir kapıları sulara gömülüyor.
Geometrik gözüken arazilerin arası su kanalları ile çevrili, geniş yeşilliklerde otlayan inekler, yel değirmenleri, ahşap ayakkabılar(klompen) ve lale bahçeleri tipik Hollanda görüntüsünü oluşturuyor. Ve tabii ki Hollandalıları sellerden koruyan ve “Dijk” olarak tanımlanan setler. Onların tüm özellikleri 344 sayfalık “Dutch Dikes” adlı kitapta yer alıyor. Ayrıca “Setsiz Hollanda düşünülemez” diye bir yargı hâkim olmuş bölgede. Hollandalılar denizi yüzyıllardır doldurarak elde ettikleri kara parçalarına ise “Polder” ismini vermişler. Ülkede 1000 kadar yel değirmeninden söz ediliyor ve bir kısmı halen çalışır vaziyette. Hollanda da şehirlerin sular altında kaldığı büyük sellerde şehirlerden suların tahliyesi için yel değirmenlerinin gücünden yararlanıldığı da bir başka tarihi tespit. Bu kapsamda bir Hollanda insanının ülkesine verdiği asırlar süren emeklerine atfen halk arasında şu Hollanda atasözü çokça kullanılmakta. “Dünya’yı tanrı, Hollanda’yı ise Hollandalılar kurdu.”
Hollandalıların yüzlerce yıllık bitmeyen su mücadelesinde icat edilen ahşap ayakkabılar (klompen) insanları sudan ve diğer olumsuzluklardan koruyan bir simge olmuş adeta. Bugün ise Hollanda turizminde önemli bir hediyelik eşya metası halinde… Suyun her hali ile mücadele eden Hollandalıların gerçekleştirdiği Amsterdam’ın doğusunu ve batısını birleştiren Zeeburger deniz tüneli de dikkat çeken ayrı bir proje olmuş. Giethorn gibi bazı yerleşim birimlerinde kent içi ulaşım cadde veya sokak yerine su kanalları ile gerçekleştiriliyor. Su, ticaret, turizm ve su sporları için büyük potansiyel oluşturmuş durumda. Avrupa’nın 3 büyük nehri Ren, Maas ve Schelde’nin oluşturduğu büyük bir deltanın üzerinde kurulmuş Hollanda. Amsterdam Schiphol Havaalanı ile Rotterdam limanı önemli ticaret kapısı durumundalar.
***
HOLLANDA DÜNYA TİCARETİNDEKİ KONUMUNU GÜÇLENDİRİYOR
Hollanda en çok ticaret yapılan ülkeler listesinde dünyada 5. Sırada. GSMH 2021 itibariyle 1 trilyon doları geçmiş durumda. Nüfusu 17 milyon ve Kişi başına düşen milli gelir 60 bin dolar civarında olan Hollanda nüfusunun yüzde 25’i yabancılardan, yüzde 2,39’u da Türk vatandaşlarından oluşuyor. Hollanda’nın az olmakla birlikte Karayipler’de hukuken kendisine bağlı 3 ayrı lokasyonda toprakları var. Rotterdam başta olmak üzere Eindhoven, Utrecht, Maastricht, Delft ve Lahey gibi dünyaca tanınan şehirler Hollanda ekonomisine büyük katkı üretiyorlar. Özellikle ortaçağ kasabalarının bugüne kadar korunup turizmin hizmetine tahsis edilmesi gerçekten büyük ve sistematik bir çalışmanın ürünü olduğu açık. Hollanda 2021 yılında gerçekleştirdiği 118 milyar dolarlık gıda ve tarım ürünü ihracatı ile ABD den sonra dünya ikincisi durumunda. Osmanlıda misafir iken kendisine hediye edilen lale soğanlarının ne olduğunu anlamayıp önce tadına bakan, sonrada tadını beğenmeyip evin arka bahçesine atan Hollanda prensini ilkbaharda bahçede gördüğü yeni açmış laleler, Hollanda için yeni bir dönemin başlangıcı olmuş adeta. Hollanda’nın bugün sadece lale ve süs bitkileri ihracatı tutarı 10 milyar dolara ulaşmış durumda.
***
AMSTERDAM FARKLI ÖZELLİKLERİ İLE ÖNE ÇIKIYOR
Amsterdam yaklaşık 1 milyonluk nüfusu ile Hollanda’nın başkenti olmakla birlikte ülke hükümetin ve meclisin bulunduğu Lahey’den yönetilir. Kent içi raylı sistem, tüneller, kanallar ve bisiklet ulaşımı farklılık yaratan uygulamalar olarak dikkati çekiyor. Kentin vizyonu ticaret, tarih turizmi ve eğlence merkezi olarak belirlenmiş olmakla birlikte yerel otoriteler eğlence amaçlı aşırı turist akımından şikâyetçi durumdalar ve turist artışını istemiyorlar. Hafif uyuşturucu kullanımının serbest olması ve aşırı serbestlik ortamı ülkenin turizmindeki nitelikli turist beklentisini karşılamasını engellemiş gözüküyor. Bu nedenle yerel yetkililer birçok alanda bazı kısıtlamalar getirmeye hazırlanıyorlar.
Amsterdam dolgu topraklarda 11 milyon direk üzerine kurulmuş bir şehir. Bu nedenle binaların temelleri çok sağlam değil. Caddelerde binaların öne eğilmiş hallerine sık sık şahit olabilirsiniz. Hollanda da Eğitim, Sağlık ve Ulaşımın büyük ölçüde parasız olduğunu, sadece sağlık sigorta poliçeleri için bir prim ödendiğini belirtmiş olalım. Otobanlar ücretsiz. Belçika ve Fransa otobanlarında adım başı para vermeye başladığınızda Hollanda’nın farkı ayrıca ortaya çıkıyor. Diğer taraftan Hollanda’nın bütün şehirlerinde su çeşmeden içiliyor ve son derece kaliteli. Bu özellik yine Belçika ve Fransa’da maalesef yok.
Hollanda eğitim sisteminde 8 yıllık temel eğitim söz konusu. Çocuklar 13 yaşında bu süreci tamamladıklarında İngilizce, Almanca ve kendi dilleri Hollandaca’ya tam hâkim durumda oluyorlar ve yetenekleri belirlenerek doğru mesleklere yönlendirme aşamaları da başlamış oluyor.
***
AMSTERDAM TAM BİR BİSİKLET ŞEHRİ
Amsterdam dünyada en fazla bisiklet kullanılan kent durumunda. Nüfusun 3 katı kadar bisiklet sahipliği söz konusu. Tüm kanalların kenarları bisiklet park yeri olarak düzenlenmiş.3- 4 katlı bisiklet park yerleri dahi görebilirsiniz. Kentte bisiklet yolları çok yaygın ve bisiklete binme, yol verme, bisiklet yollarında yürümeme konularında ciddi bir kültür oluşmuş. Bir Amsterdamlı’ ya kanalların derinliğini sorduğunuzda şu esprili cevabı alabilirsiniz.” Kanalda 1 metre bisiklet ve 2 metrede su var. Toplam derinlik 3 metre.” Bu ilginç cevap bile kentin bisikletle ne kadar haşır neşir olduğunun bir başka göstergesi. Ulaşımda sürdürülebilirlik adına Hollanda da elektrikli deniz taşıtları ve bisiklet kullanımı gerçekten etkileyici boyutlarda.
Son olarak şu hususu belirterek yazıyı tamamlamak istiyorum. Hollanda’nın yüz yıllar süren su ile mücadelesi bitmediği gibi yeni tehditlerle karşı karşıya. Küresel ısınma ve iklim değişikliği sonucu deniz seviyesinin yükselmesi Hollanda için bir felaketle sonuçlanabilir. Setler yıkılabilir, yerleşim birimleri sular altında kalabilir. Hollanda bu konuya da büyük hazırlık yapıyor muhtemelen.
Haftaya yine ilginç bir coğrafyadan bahsetmek üzere hoşça kalın.