Uzun süredir ülkemizin ve dünyanın gündeminde tutulmak isteniyor “İklim Değişikliği ve Küresel ısınma” konusu. Konunun uzmanı olan sayfa komşum Sn. Prof. Dr. Güray SALİHOĞLU hocam neredeyse tüm yazılarını bu alana ayırmış durumda. Gezegenimizin ve insanlığın nasıl bir tehditle karşı karşıya olduğunu tüm boyutları ile ortaya koyarken ülkelerin bu alandaki mücadelelerindeki yetersizliğine de sık sık vurgu yapıyor değerli hocamız. Bendeniz ise konunun farkındalık tarafındayım. İklim değişikliği konusunda anlatılanların kısa vadede günlük hayatımızı etkilemeyeceği, uzun yıllar sonra konuşulması gereken bir konuymuş gibi davranıyor nedense toplumlar. Acaba durum böylemi diye kısa bir araştırma yaptım sizler için 2022 yılında İklim değişikliğinin yansımaları neler olmuş diye. Önce bir durum tespiti yapalım ve sonra içinde bulunduğumuz yıl sonuçlarını hep birlikte inceleyelim.
***
YAŞAM VE ÜRETİM TARZIMIZ GELECEĞİMİZİ TEHDİT EDİYOR İnsan faaliyetlerinden kaynaklı (Sanayi, Tarım, Enerji, Şehircilik, Tüketim kalıpları) sera gazı salınımları nedeniyle atmosfere her yıl 51 milyar ton sera gazı gönderiyoruz. Küresel olarak bu gazlar atmosferde birikiyor ve güneş ışınlarını tutmaları nedeniyle de dünyanın ısınmasına neden oluyor. Yerkürenin sıcaklığı Sanayi devrimi öncesi 1850 yılında Sıfır derece iken, bu sıcaklık rakamı 2018 yılında 1,3 derece olarak ölçüldü. ABD de aşırı sıcak günlerin sayısı yılda 1 aydan 3 aya çıktı. Sıcak iklim daha çok orman yangını, Kuraklık, Susuzluk ve biyoçeşitlilik kaybı anlamına geliyor. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) son raporunda Küresel Isınma konusunda ki uyarılar şu cümleler ile bitiyor.” Yaygınlaşıyor, Hızlanıyor, Yoğunlaşıyor”. Paris Antlaşması bu sıcaklık derecesinin bu yüzyılın sonuna kadar 2 derecenin altında kalması hedefini koydu. Avrupa Birliği kıta genelinde 2050 yılına kadar net karbon emisyonlarının sıfırlanması,2030 yılına kadar ise 1990 seviyelerine oranla yüzde 55 azaltma hedeflerini içeren “Avrupa Yeşil Mutabakatı” devreye aldı. Çin 2060, Japonya ve Kore ise 2050 yılına kadar Karbon-nötr düzeyine geleceklerini açıkladılar. BM Genel Sekreteri ülkelere İklim Acil Durum çağrısı yaptı.***
İKLİM SİYASETİ GENELDE VE YERELDE TÜM BAŞLIKLARDA GÜNDEM OLMALIBilimsel veriler, Küresel ısınmayı en fazla 2 santigrat derecede tutmanın bu yüzyıl içinde mümkün olduğunu ancak acilen çok iddialı hareketler yapılması gerektiğini ifade ediyor. İnsan faaliyeti kaynaklı sera gazı emisyonlarının sektörel bazlı dağılımına baktığımızda, İmalat yüzde 31, Elektrik yüzde 27, Tarım yüzde 19, Ulaşım yüzde 16, Isıtma/Soğutma yüzde 7 olarak görülüyor.
Diğer taraftan İklim değişikliği konusunda uygulanacak politikaların düzeyi konusunda uluslararası ortam henüz yeterli düzeyde fikir birliğine ulaşmış gözükmüyor. Son dönemde yaşanan Rusya-Ukrayna savaşının ekonomik yaptırımları küresel ısınma tedbirlerinin yeniden başa dönülmesi tehlikesini de gündeme getirmiş bulunuyor. Doğal gaz kısıtlamaları nedeniyle sanayisi durma noktasına gelen AB üyesi ülkelerin, yeniden fosil yakıtlara, kömür ve petrol bazlı enerji kaynaklarına dönme riski maalesef gündemdedir. Bu da daha fazla karbon emisyonu, daha fazla küresel ısınma anlamına geliyor.
İçilebilir su kaynaklarımız hızla azalıyor, tarım topraklarımız ise aşırı ilaç kullanımı nedeniyle yorgun durumda. 1923 yılında 13 milyon nüfuslu ülkemizde kişi başına düşen su miktarı yılda 8 bin metreküp idi. Şu an nüfusumuz 85 milyon ve kişi başına düşen su miktarı bin 346 metreküp. Önümüzdeki 20-30 yıl içerisinde bu rakamın 700 metreküp civarına ineceği tahmin ediliyor ki, bu çok vahim bir tabloyu ifade ediyor.
Bu gelişmeler ışığında dünyada daha önce çokta yaşanmayan ilginç fotoğraflar da ortaya çıkmaya başladı.
Çin’de dünyanın en büyük 3. büyük nehri kuruyor. Nehrin etrafında yaşayan 20- 30 milyon insan çaresizlik içinde göçe hazırlanıyor. İspanya‘nın güney ve orta kesimlerinde giderek Afrika ikliminin hakim olduğu ve aşırı sıcak gün sayısının hızla arttığı ve çölleşme emarelerinin belirdiği ifade ediliyor. Tuna nehrinde azalan su seviyesi ikinci dünya savaşında batan Alman savaş gemisinin Sırbistan’ın Prahova liman kenti yakınlarında ortaya çıktığı görüldü. 2022 yılında Portekiz ve Fransa halen devasa orman yangınları ile mücadele ediyor. İngiltere de aşırı sıcaklar nedeniyle kuraklık alarmı verildi. Almanya da bir yerel hükümet yetkilisi insanlara “duş yapmayın” çağrısı yaptı. Teksas’da bir nehrin kuruması nedeniyle nehir yatağında 113 milyon yıl öncede kalma dinazor ayak izlerinin bulunduğu açıklandı. Teksas’ın yüzde 87’sinde aşırı kuraklık alarmı verildi. Avrupa Kuraklık Ağustos 2022 raporunda AB topraklarının yüzde 17 sinde alarm verici bir kuraklık olduğunu ve bu dönemin Avrupa da yaşanan son 500 yılın en kurak dönemi olduğu ifade edildi.***
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELE VAATLERİ SEÇİM BEYANNAMELERİNE YANSIMALI
ABD hükümeti 369 milyar dolarlık iklim değişikliği ile mücadele paketi açıkladı. Paket kapsamı, evde izolasyon yaptırılması, elektrik kablolarının yenilenmesi, ısı pompası yaptırılması, enerji verimli beyaz eşya alımı, çatılara güneş paneli alımı, elektrikli otomobil alımlarını desteklemek şeklinde özetlenebilir. ABD bu paket ile 2030 yılında 2005 yılındaki karbon salınımı seviyesinin yüzde 40 altına inmeyi ve şu anda yıllık 5,5 milyar ton olan karbon emisyonu seviyesini 3,8 milyar tona indirmeyi amaçlıyor.
Tüm ülkelerin bu anlamda açıkladıkları hedefleri var. Ancak inanın süremizin fazla olmadığı çok açık. Yaşadığınız bölgede bulunan nehir ve derelerin durumunu inceleyin ve önceki yıllarla mukayese etmeye çalışın. Adeta doğa elimizden çıkıyor. Bu yıl ilk kez, tatilini geçirmekte olan yazlıkçılar aşırı sıcaklar nedeniyle evlerine geri döndüklerine şahit oluyoruz. Bu nedenlerle hepimiz yaşam şeklimizi, tüketim kalıplarımızı, geri dönüşüm kültürümüzü ve içerisinde yaşadığımız binalar ile şehirlerimizi bu gözle yeniden düşünelim. Yeni nesillere bırakacağımız dünya bugünkünden daha fazla yaşanabilir olmayacaksa kirletici üretim yöntemlerinden vazgeçelim, hızla azalan suyumuza sahip çıkalım ve çocuklarımızın, torunlarımızın başka gidebilecekleri bir dünyaları olmadığını unutmayalım.
Önümüzdeki seçim süreci ülkemiz açısından da bir fırsat olabilir, ne dersiniz?