bursagorus.com.tr
2021-09-21 16:39:06

‘Sürdürülebilir’ Bir Yaşama Hazır mıyız?

Sedat Yalçın

21 Eylül 2021, 16:39

Bugün çok geniş kapsama alanı olan ve yaşamımızın neredeyse tüm yönlerini ilgilendiren bir kavramdan ‘Sürdürülebilir Yaşam’dan bahsetmek istiyorum. Tanım olarak ‘üretim ve çeşitliliğin devamlılığı sağlanırken insanlığın yaşamının daimi kılınabilmesi’ ya da ‘kendi ihtiyaçlarımızı, gelecek nesillerin ihtiyaçlarından ödün vermeden karşılayabilmemiz’ şeklinde açıklamamız mümkün. Aslında tanım önemli uyarıları da içerisinde barındırıyor. İnsanlığın doğayı ve kaynakları aşırı tüketme ve kirletme sonucu bir açmazla karşı karşıya kalabileceği uyarısı söz konusu. İnsan yaşamının devamı, sürdürülebilir yaşama bağlı anlamı da çıkarılabilir.

Küresel ısınma, iklim değişikliği ve Avrupa Yeşil Mutabakatı başlıklarında anlatılmak istenen aslında insanlığın geleceğinin riske atılmaması için her alanda ‘sürdürülebilir’ davranış kalıplarına uyulması çağrısından başka bir şey değil. Sanayide, tarımda, enerjide, ulaşımda, şehircilikte ve bireysel tüketim kalıplarının oluşumunda ‘sürdürülebilir’ olma zorunluluğu, tüm başlıklarda yepyeni bir sayfa açma zamanının çoktan gelip geçmekte olduğunu da bizlere öğütlüyor.

Kamu ve Özel Sektörü Yakından İlgilendiriyor

Önceliği ‘Çevresel Sürdürülebilirlik’ başlığına verelim. Yeni yaşam tarzımız doğadaki kaynak kullanımını azaltmamızı, mümkünse artık doğadan yeni bir kaynak almamamızı öngörüyor. Çünkü her alınan yeni kaynak yeni üretim proseslerini, yeni enerji kullanımını ve sonuçta yeni karbon salınımı demek oluyor. Çözüm sanayinin hammadde ihtiyacını mümkün olduğunca geri dönüştürülmüş malzemelerden karşılaması. Diğer taraftan çevremizi sürdürülebilir kılabilmek için havamızı, suyumuzu ve toprağımızı kirletmememiz gerekiyor. Atıklarımızı ayrıştırmak ve geri dönüşüme hazır hale getirmemiz de ayrı bir gereklilik.

İkinci başlıkta ‘Sosyal Sürdürülebilirlik’ konusu önümüze geliyor ki, yaşam standartlarımızı adil gelir dağılımı üzerinde oluşturmamız, fırsat eşitliğine dayalı eğitim ve ekonomik ilişkilerde iş etiğine uymamız, adil ticaret ve işçi haklarına dikkat etmemiz gibi başlıkları içselleştirmemiz önümüzdeki bir başka ödev.

Son olarak daha makro ölçekte konuşabileceğimiz ‘Ekonomik Sürdürülebilirlik’ başlığında ise ekonomik büyüme, tasarruf ve kar konularının makul ve sistemin tüm paydaşları ile uyum içinde yürütülmeleri ve Ar-Ge çalışmaları ile sürdürülebilirliğin desteklenmesi öne çıkıyor. Bu görev daha çok kamu otoritesi ile özel sektöre düşüyor.

Herkese Yeni Görevler

Görüldüğü üzere eğer sanayici isek ‘sürdürülebilir sanayi’ faaliyeti artık önümüzde zorunluluk haline gelmiş bulunuyor. Dolayısıyla sanayicinin kullandığı hammadde, enerji, lojistik, çevreye duyarlılık, su ayak izi ve karbon ayak izi başlıklarında bir ‘sürdürülebilirlik raporlaması’ gündeme gelecek. Bu disiplinli çalışma düzenine sanayicimizin gireceği zor yarışta ileride avantaja dönüşebilecek yeni bir ekonomik ilkimin de zemini oluşturuluyor.

Tarımda ‘sürdürülebilir’ olabilmek için ‘su ayak izi’, gübre kullanımı, ilaç kullanımı ve atık yönetimi başlıklarında raporlamalar söz konusu.

Enerjinin fosil kaynaklardan sağlanmaması, yenilenebilir enerji ile faaliyet yapma bu sektördeki ‘sürdürülebilirlik’ kriteri olacak.

Benzer durumlar Ulaşım ve Şehirleşme başlıklarında da söz konusu. Gerek bireysel gerekse kurumsal olarak ‘sürdürülebilirlik’ kriterlerini her düzeydeki kamu ve özel sektör yöneticileri, çalışanlar, çiftçiler, aileler ve bireyler olarak bizler günlük tüm faaliyetlerimizi yeniden gözden geçirmek durumundayız.

Yaşam Tarzımız Değişiyor mu?

Bireysel olarak yapacağımız alışverişlerin üretim için bir ‘talep sinyali’ olduğunu unutmamalıyız.

Kullandığımız aracın yakıtı, oturduğumuz evin ve eşyalarımızın enerji verimli olup olmadığı, ev ekonomisinden, kullan-at kültüründen, uzun ömürlü malzeme tasarımlarına kadar yüzlerce başlıkta alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerekebilir.

Bu alışkanlıklarımızı değiştirme kararımız çok sayıda sektörde olumsuz etkilerde oluşturabilir. Bu noktaları önceden belirleyip uyum ve teşvik mekanizmalarını devreye almak büyük önem taşıyor.

Amaç aşırı tüketim nedeniyle kaynaklarını tüketip ayrıca da okyanuslarına kadar kirlettiğimiz dünyamızı son bir hamle ile yaşanılabilir ya da sürdürülebilir kılabilmek.

İşimiz çok ve yolumuz uzun.

Yeni nesillere nefes alabilecekleri bir dünya bırakabilmemiz için değmez mi? Sahi, ‘sürdürülebilir bir yaşama’ hazır mısınız?

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.