Toplumsal olaylar, günlük yaşam kalitesi, içinde yaşanılan ülke/şehir kaynaklı sorunların düzenli olarak gündem araştırmalarına konu edilmek suretiyle toplumun öncelikleri tespit edilmeye çalışılır.
Özellikle her düzeyde yönetim sorumluluğu üstlenen kişiler açısından toplumun gündemindeki konuların öncelik sıralamasını öğrenmek ve alınacak kararlarda bu verilerden yararlanmak son derece önemlidir.
Ülkemizde yapılan “Toplumsal Gündem Araştırmaları”nda genellikle Ekonominin alt başlıkları, hayat pahalılığı, işsizlik , Gelir Dağılımı, Terör, Adalet, Göç sorunu, Trafik, Konut ihtiyacı vb. güncel yaşanan sorunların konjoktürel olarak yer aldığını görürüz. Bu sıralama başka bir açıdan bakıldığında “acil sorunlar listesi” olarak da açıklanabilir. Yani kısa vadede çözüm bekleyen acil gündem maddeleri. Yöneticiler de bu önceliklere göre plan ve projelerini ve bütçe dağılımlarını nasıl yapacaklarına karar verirler.
İNSANIMIZIN İKLİM ALGISI
Peki, sizce bu gündem maddelerinde bir eksiklik yok mu? Ya da neden acil listede yok?
Yukarıda saydığımız vatandaşın acil gündemin can yakıcı başlıkları yaşanırken, diğer yanda Akdeniz’de ormanlarımız yanıyor, bir süre sonra da Karadeniz Bölgemizde büyük sel olaylarına şahit oluyoruz. Yine aynı anda ülkemizdeki göllerin neredeyse yarısını kaybediyoruz. Konya ovasında oluşan obruklar, yeraltı sularımızı büyük ölçüde kaybettiğimizin habercisi.
Dünyada da benzer olaylar yaşanıyor. Örneğin Grönland adasında tarihte ilk kez yağmur yağıyor, buzulların erime hızı beklenilenden daha fazla. Okyanuslardaki plastik atık varlığının yakın bir gelecekte okyanuslardaki balık sayısına eşitleneceği bilgisi size neler anlatıyor? Ya da 1 adet tişört üretirken tekstil sanayimizde 1200 litre, 1 adet elma üretirken 70 litre, 1 bardak süt üretimi için 200 litre su kullanıldığını belirtsem acaba susuzluk ya da kuraklık başlıklarına gündeminizde yer ayırır mısınız?
SUSUZLUK ACİL GÜNDEM DEĞİL Mİ?
Dünyada 1,2 milyar insan şu anda içme suyuna erişemiyor. Sonuç hastalıklar, iklim göçleri, su savaşları ya da ölüm. Buradan hareketle bir şeylerin farkına varmamız gerekmiyor mu?
İnsanımızın bıçak kemiğe dayanmadan karar vermemesi gibi bir özelliği olduğu söylenir. Ancak gündeme alınan başlıkların çok büyük oranda Küresel ısınma ve İklim Değişikliği kaynaklı olduğu yada tedbir alınmaması durumunda o gündem maddelerinin tamamının anlamsız kalacağı ölçüde büyük bedeller ortaya çıkacaksa, acil gündem listemizi yeniden güncellememiz gerekmez mi?
İnsan faaliyetleri nedeniyle oluşan Ekolojik döngüdeki bozulma, doğrudan insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bilim insanları acil tedbir ve yol haritaları öneriyorlar. Sanayicimiz, tarımcımız, şehir yöneticileri, enerji sektör paydaşları, ulaşımcılar ve bireyler, yani bizler. Bugün işaretlerini gördüğümüz ancak tedbir alınmazsa orta/uzun vadede kesin olarak kapımızı çalacak olan iklim krizinin bugünden gündemin ilk sıralarına yazmamız ve yöneticilerimizden plan ve bütçe kararlarını iklim değişikliği odaklı oluşturmalarını istemeliyiz.
HERKES ÇÖZÜMÜN PARÇASI OLMALI
Çünkü Ekolojiniz yoksa ekonominiz de yok demektir. Suyunuz yoksa gıdanız da yok demektir. Bu nedenle ülkemizde tüm kesimlerin ayağa kalkıp Türkiye’nin Yeşil Mutabakatını oluşturmaları, toplumsal talep olarak gündeme getirmeleri gerekmektedir. İklim Bakanlığı kurulması ve İklim Kanununun çıkartılması konuları acilen gündem oluşturmalıdır.
Siyasette ekolojik vaatlerin prim yapacağı günler uzak olabilir. Ancak üzerimize gelen büyük iklim risklerini önceden görmek ve tedbir almakta siyasi alanın görevidir. Sorun yaratıp sonrada o sorunları çözmek toplumda takdir gördüğü kadar, sorunları önceden görerek önleyen yöneticilerin daha değerli olacağı günlere girmek zorundayız.
Ülkemizde ve Bursa’mızda da birçok kurum ve kuruluş İklim Değişikliği ve Avrupa Yeşil Mutabakatı gündemlerine almış durumdalar. Sivil toplum oluşumları da yoğunlaşıyor. Ancak geniş toplum kesimlerinin, yani bireylerin acil gündem listelerindeki kritik iklim eksikliğini gidermek gerekiyor. Çünkü iklim riskleri artık orta vadede sorun değil, bugünün sorunu. Fark edelim.